Yaşamın hay huyunu bir yana bırakarak, size bir kitap yorumu yazmak istedim bugün…
Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah’ını.
Üstat Ahmet Hamdi Tanpınar’ın "Türkiye'de nesli adına konuşan ilk eser" diye tanımladığı ve batılı anlamda Türk romancılığının dikilitaşı olan Mai ve Siyah; mavi bir geceyle başlayıp, siyah bir geceyle biten, yüreğiniz ağzınızda ve umutla, şiir gibi okunan (Elbette günümüz Türkçesine başarıyla uyarlayan Ali Faruk Ersöz’e teşekkür etmek gerek), naif, etkileyici bir roman…
Dönemin matbuat (basın) dünyasına, edebiyat ve şiir hayatına ilişkin gözlemlerin de yer aldığı kitapta, bir basın emekçisi olarak ben de bir parça kendimi buldum.
Özellikle Ahmet Cemil’in gazeteciliğe başladığı zaman kurduğu hayalleri, eminim benim gibi bir çok meslektaşım kurmuştur.
Ama bizim meslekte Raci’ler, Sait’ler, Saip’ler ve Vehbi’ler ne yazık ki, hiç bitmez! Henüz dizisi çıkmadığı için yeterince bilinmeyen “Mai ve Siyah” ın değeri, bana göre yıllar geçtikçe şarap gibi artacaktır.
Adet olduğu üzere kitaptan bir kelamla bitirelim: “İnsanlar tuhaftır. Kötü bir şey yapmakta olduklarını sezinleyecek olurlarsa ilk önce, ya vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar ya da yaratırlar.”
Bu arada meraklısına önemli not: Mai ve Siyah, bir “nesir romanı” olarak kabul edilir ve bu roman batılı tarzdaki Türk romanının ilk örneği sayılır.