Nobel ödüllü ABD’li yazar John Steinbeck’in bugüne kadar 9 romanını –okul yıllarında okuduğum, neredeyse ezberlediğim “Fareler ve İnsanlar”ı saymazsam-, bir de gezi kitabını okudum. Aslında gezi kitabı, anı niteliğini de taşıyor ve yazarın kişiliği hakkında da önemli ipuçları veriyordu. Bu nedenle bu kitabını da en az diğerleri kadar önemsiyorum.
Steinbeck’in bütün kitaplarını –elbette benim istediklerimi- okuduğuma göre, genel bir değerlendirme yazmanın yerinde olduğunu düşündüm. Yeri gelmişken, bu fikre esin kaynağı olan kitapmenüsü2023’e de teşekkür etmeli.
Sizi bilmem ama John Steinbeck, benim çok sevdiğim birkaç yazardan biri… Aynı dönem yazarlarından Ernest Hemingway’den pek etkilenmedim örneğin. Ya da William Faulkner’den… Üçü de Nobelli Pulitzerli oysa… Dedim ya sevemedim yazdıklarını…
Ama Steinbeck’in 10 kitabını da yeniden okuyabilirim… O kadar çok sevdim!!!
Sözcükleri daha fazla sünger gibi çekip uzatmadan en çok sevdiğim 3 romanını yazmak istiyorum.
Bir numarada “Gazap Üzümleri” var… Bir daha böylesine olağanüstü eser yayınlanabilir mi bilemiyorum. İkinci sırada elbette “Tatlı Perşembe” geliyor. Romanın baş karakterinin yaşadıklarını kendi yaşadıklarımla benzettiğim için mi nedir, bu kitabın adını anmak bile beni mutlu ediyor, inanın… Üçüncü sırada ise “Bitmeyen Kavga” var. Emekçi sınıfının mücadelesi, ancak bu kadar anlatılırdı.
“Kısa Süren Saltanat” ise üstadın mizah türünde verdiği tek eseri ve ben bu romana da bayılmıştım. Özellikle kurgu mükemmeldi. Keşke sadece 143 sayfa olmasaydı…
Ve artık John Steinbeck’e ait birkaç alıntıyla bitirmenin zamanı geldi:
“"Bir insana dengesini kaybettirip, sonra da normal davranmasını bekleyemezsiniz." (Tatlı Perşembe)
“Uykuyla dinlenemeyecek kadar yorgunum artık.” (Gazap Üzümleri)
"İnsan... biri hariç, karşılaştığı her engeli, her düşmanı yendi. Kendini yenemedi. Nasıl nefret etmesin kendinden." (Bitmeyen Kavga)