Hızır ve İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gün olduğu sayılarak kutlanan Hıdırellez'de dilekler dilenir, ateşler yakılır ve eğlenceler gerçekleştirilir.
Rahmetli babaannem bize; ev, yazlık, araba, evlilik dileğiniz için, gül ağacının altına istediğinizin küçük bir modelini yaparsanız Hızır'ın bize yardım edeceğini söylerdi.
Bizde 12 kuzen her Hıdırellez gecesi babaanneme inanır yapardık. Dileklerimiz oldu mu? Vallahi benim ki oldu. Tesadüf mü gerçek mi bilemedim)))
Bahçemizde gerçekleşen Hıdırellez şenliğimiz
Babaannemin sayesinde yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızlarını açık bırakırdır.
Ev, yazlık, araba, evlilik dileklerimizi, Hıdrellez gecesi gül ağacının altına istediğimiz bir şekilde modelini yapardık. Hızır'ın bize yardım edeceğine inandık. Aynı zamanda dileklerini kırmızı kurdeleye bağlayıp gül ağacına asardık. Bir yıl boyunca isteklerimizin yerine gelmesini beklemeye başlardık.
Akşamüstü de ateş yakıp, dilek dilemeye devam ederdik. Sonra yaktığımız ateşin üstünden büyük küçük atlamaya devam ederdik.
Biz kuzenler olarak çok eğlenirdik. Anne- babalarımızın, babaannemin hatta komşularımızın ateşten atlaması bize çok komik gelirdi.
Babaannem bahçemizden 41 çiçek ve ot toplayıp onları bir kova suyun içine atar sabaha kadar ayazda bekletir sabah kalktığımızda ise bu suyla yüzümüzü yıkatırdı. Bütün hastalıklara iyi geleceğine, bize şifa vereceğini söyler hatta yüzünüz çok güzel olacak derdi.
Saçma gelse bile elimiz mahkûm yapardık. Babaanneme karşı gelmek ne mümkün emir büyük yerden.
O zaman çocukluğumuzda gülüp eğlendiğimiz hatta saçma gelen şeyleri şimdi özlemle anıyorum.
Apartman hayatında bazı şeyleri gerçekleştirmek mümkün olmuyor, sokaklarda ateş yakıp atlamaya kalksak ne oluyor acaba derler. Gül ağacı da yok zaten.
Geçen sene Hıdırellez günü ablamla eski zamanı yâd edelim dedik. Apartmanın önünde küçük ateş yaktık. Üstünden atladık. Gül ağacı yok ne yapacağız derken aklımıza annemin balkonunda saksıda gül ağacı geliyor.
Hemen dileklerimizi bir kâğıda yazdık. Annemin balkonuna geçip dileklerimizi gülün dallarına bağladık. Üstüne de Türk kahvesi içtik.
Ohh niyetler söylendi, dilekler asıldı aynı çocukluğumuzdaki gibi daha ne isteriz diyerek kahkahamızı patlatıyoruz.
Ertesi sabah kahve keyfi yapacağımız sırada annemden gelen azar sesi işitmesiyle neye uğradığımızı şaşırdık.
- Allah sizi ne yapmasın emi. Siz ne dilek dilediniz de gül ağacım kurudu.
- Anne ya ne oldu?
- Gelin bakın, gül ağacıma.
Ablamla anneme geçtik. Bir baktık ki gerçekten de Gül ağacı kurumuş.
Nasıl ya, ne olmuş bu derken daha fazla dayanamayıp kahkaha atmaktan yerde bulduk kendimizi.
Hakikatten ne dilek dilediysek Gül ağacını kuruttuk.
Bu sene için de bir niyetimiz var ama annemi nasıl ikna ederiz bilemedik.
Sevgiyle kalın