Önceki yazımda Kanûnî Sultan Süleyman Han’ın, 46 yıllık bir saltanatın akabinde ordunun başında olarak 13. ve son seferine çıkışını anlatmaya başlamıştım. 72 yaşını süren padişahın ihtiyarlığının yanı sıra sağlığı da iyi değildi.

Hekimler padişahı sefere çıkmaktan vazgeçirmek için çok uğraşmışlar ancak başarılı olamamışlardı. “Takdir-i İlâhî’ye razıyım.” diyerek 1 Mayıs 1566 günü İstanbul’dan ayrılan padişah, zayıf vücudu ve bembeyaz sakalıyla ilk defa bu seferde araba ile seyahat ediyor, sadece şehirlerden geçerken atına biniyordu.

İstanbul-Edirne arası 2 haftada katedilerek 15 Mayıs’ta Edirne’ye gelindi. Burada üç gün kalındıktan sonra Filibe ve Sofya üzerinden 19 Haziran’da Belgrad’a varıldı. Padişahın sağlık durumu sebebiyle ağır gidildiği ve bazı konaklarda uzun süre kalındığı için İstanbul’dan bu noktaya ancak 50 günde gelinebilmişti.

BELGRAD’DA BİR KURBAN BAYRAMI

Padişah Belgrad’ın karşısında yer alan Zemlin sahrasında kurulan otağında, Erdel banı Yanoş’u huzuruna kabul etti. Yıllar önce bir bebekken Macar kralı ilan ettiği Yanoş şimdi 26 yaşındaydı. Takvimler 29 Haziran 1566 tarihini gösteriyordu ki Kurban Bayramı’nın ikinci günüydü. Padişah genç prense iltifat ederek elini öptürdü. Bu seferde bizzat bulunan Osmanlı tarihçisi Selanikî Mustafa Efendi, bu kabulün bütün ayrıntılarını eserinde anlatmıştır.

Başlangıçta hedef Eğri olduğu hâlde padişah burada fikrini değiştirirek yönünü Sigetvar’a çevirdi. Çünkü bu kalenin kumandanı Zrinyi, hazine taşıyan küçük bir Türk birliğini pusuya düşürmüş, birliğin başındaki Tırhala Sancakbeyi Mehmed Bey ve oğlunu şehit ederek hazineye el koymuştu.

Drava Nehri üzerinde ordunun geçeceği köprü Ösek yakınlarında kurularak 19 Temmuz’da buradan geçilmişti. Ordu 4 Ağustos’ta Peç’e, ertesi gün de Peç’in 35 kilometre batısındaki Sigetvar’a ulaşmıştı. İstanbul’dan bu noktaya gelinceye kadar tam 58 menzil geçilmişti. Padişah her bir menzilde konaklarken Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa’nın bir sonraki menzile gidip orayı hazır hâle getirdiğini, aynı gün geri dönüp ikindi divanına yetiştiğini ve bu şekilde devlet işlerini de ihmal etmediğini tarih kitapları yazmaktadır.

SİGETVAR DİRENİYOR

Kuşatma altındaki kaleye 26 ve 29 Ağustos ile 2 Eylül tarihlerinde üç genel hücum yapılmış, üçüncüsünde dış kale düşürülmüş ancak iç kale direnmeye devam etmişti. Padişah devlet erkânının bütün yalvarmalarına rağmen hasta hasta atına binmiş kuşatma saflarına kadar gidip durumu teftiş etmişti.

Artık yatağına bağlı hâle gelen padişah son ana kadar kuşatmayla ilgilenmeyi sürdürüyordu. Hatta veziriazamın ön saflara kadar sokulduğunu işitip ona böyle yapmamasını, bütün ordunun başı olarak kendisini tehlikeye atmamasını emretmişti.

Ne yazık durumu gittikçe ağırlaşan padişah, kalenin fetih haberini alamadan top sesleri arasında 7 Eylül 1566 sabahı güneş doğmadan 4 saat kadar önce vefat etti. Başında Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa ve Hekimbaşı Kaysûnîzâde Bedreddin Mehmed Çelebi bulunuyordu. Veziriazamın tedbiriyle bu haber askere duyurulmadı. Derhâl Kütahya Sancakbeyi Şehzade Selim’e ulak gönderildi.

Bu arada aynı gün Sigetvar’ın iç kalesi de fethedilmiş, Zrinyi idam edilmişti. Şehzade Selim’in tahta geçişine kadar kendisine zaman kazandırmak için veziriazam 33 gün süren kuşatmadan sonra harabeye dönen kalenin tamirine girişmişti.

KANÛNÎ’NİN VEFATI ÖNCE KÜTAHYA’DA DUYULDU

Veziriazamın mektubunu 19 Eylül’de alan Şehzade Selim o sırada Kütahya dışında idi. İstanbul’a gitmekte acele etmeyerek 27 Eylül 1566 Cuma günü Kütahya’da hutbeyi kendi adına okuttu. Böylece Kanûnî’nin vefatı ilk önce burada duyuldu. Şehzade daha sonra İstanbul’a gelmiş ve 30 Eylül’de Topkapı Sarayı’nda cülus töreni yapılmıştır.

3 Ekim’de İstanbul’dan yola çıkan II. Selim Han 17 Ekim’de Belgrad’a ulaştı. Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa da yeni padişahın Belgrad’a ulaştığını haber alınca kalenin tamir işlerine son verip orduya hareket emrini verdi. Kanûnî’nin naaşı Belgrad’a getirildiğinde vefatından tam 50 gün sonra 26 Ekim’de cenaze namazı burada kılındı. Yeni padişahın hocası Atâullah Efendi’nin kıldırdığı namaza II. Selim de iştirak etti.

Kanûnî’nin esas cenaze namazı 28 Kasım’da Süleymaniye Camii’nde, yüzbinlerce İstanbullunun katılımıyla kılınmıştır. Namazı Şeyhülislam Ebussuud Efendi “Er kişi niyetine!” diyerek kıldırmış ve padişahın naaşı bugünkü türbesinin olduğu yere defnedilmiştir.