Paris’in banliyösü Nanterre’de trafik kontrolü yapan polis devriyesi, 27 Haziran 2023 Salı sabahı erken saatlerde, içinde üç kişinin bulunduğu bir aracı durdurdu.

Aracı süren Cezayir asıllı Fransız vatandaşı Nail Merzuk isimli 17 yaşındaki genç, polislerden birinin yakın mesafeden ateş etmesi sonucu hayatını kaybetti. Olayın meydana geldiği sırada cep telefonuyla çekilen kısa bir görüntünün sosyal medyada servis edilmesinin ardından Fransa’da yaşanan iç savaş benzeri protesto eylemlerinin fitili de ateşlenmiş oldu. Çünkü söz konusu görüntü ile polisin verdiği ifade uyuşmuyordu.

Nail’in öldürülmesini protesto etmek için 29 Haziran’da Nanterre’de tertiplenen yürüyüşe 6.200 kişi katıldı. Nanterre Savcılığı olayla ilgili soruşturma başlattı ve Nail’e ateş eden polisi göz altına aldı, ancak olaylar durulmadı. Paris, Marsilya, Lyon olmak üzere ülke genelinde birçok kente sıçradı. Gösteriler sırasında polisle protestocular arasındaki çıkan çatışmaların dozu her geçen gün daha fazla artıyor.

Karakolların, kamu binalarının ve araçların kundaklandığı ülkenin 10 kentinde geceleri sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Ülke genelinde otobüs ve tramvay seferleri iptal edildi. Gösteriler amacı dışına çıkarak marketlerin ve mağazaların camları kırıldı, içindekiler yağmalandı. Çok sayıda gösterici ve polis yaralandı. Binlerce kişi göz altına alındı. Olayları bastırmak amacıyla devreye zırhlı araçlar girerken her geçen gün daha fazla polis sahaya sürülüyor. Olağanüstü hâl ilan edilmesi için başta muhalefet olmak üzere çeşitli kesimlerin hükûmetten talebi var. Belçika ve İsviçre’ye sıçrayan gösterilerin genişleme eğilimi göstermesi, uluslararası kamuoyunu endişeye sevk etmiş durumda.

GAZETE MANŞETLERİMİZ

Fransa’daki olayları özetledikten sonra bu konudaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Basınımızın olayı aktarma biçimi ve attıkları manşetler ne yalan söyleyeyim beni rahatsız etti. “Oh olsun!” ve “Beter olun!” tarzındaki ifadelerden hiç mi hiç hoşlanmadım.

Sadece Fransa’nın değil pek çok Avrupa ülkesinin ve ABD’nin, Gezi Parkı olayları ve 15 Temmuz hain darbe girişimi başta olmak üzere ülkemizi ve devletimizi sıkıntıya sokan daha pek çok terör eylemlerinde takındıkları olumsuz tutumun, basınımızı ve halkımızı böyle bir davranışa ittiğini anlayabiliyorum. Ancak konuyu salim kafa ile irdelediğimizde böyle düşünmememiz gerektiğine inanıyorum.

En basiti, bize karşı iki yüzlü davrandıkları için onları tenkit ettiğimiz bir hususta aynı yanlışı biz kendimiz yaparsak söylediğimizle tuttuğumuz yol birbiriyle çatışır ve çelişkiye düşmüş oluruz. Ayrıca unutmayalım ki komşumuzun evi yanarken bize hiçbir zarar gelmeyeceğini düşünmek kendimizi kandırmak olur. Hele ki iletişimin şimşek hızına ulaştığı ve globalleşen dünyanın büyük bir köye dönüştüğü günümüzde böyle bir şey imkânsızdır.

ENDİŞELERİM

Bazı hususları, şimdi olaylar orada çıktığı için Fransa özelinde irdelemek istiyorum. Bir kere 1960’lardan itibaren işçi olarak Avrupa ülkelerine giden vatandaşlarımız, üçüncü hatta dördüncü jenerasyon olarak varlıklarını oralarda sürdürüyor. Almanya 3,5 milyon gurbetçimize ev sahipliği yaparken ikinci sırayı 800 bin kişiyle Fransa alıyor. Bunların çoğu zaman içinde oralarda ev ve iş yeri sahibi oldular. Eminim ki Fransa’daki olaylar sebebiyle onlardan da zarar görenler olmuştur.

Ayrıca ırkçılığın, İslamofobinin ve yabancı düşmanlığının yaygınlaşma eğilimi gösterdiği çağımızda bu tür olaylar, özellikle Müslüman grupların aleyhine sonuçlar doğuracaktır. Türklerin yanı sıra Fransa’da Tunus, Cezayir ve Fas başta olmak üzere diğer Afrika ülkelerinden çok sayıda insan yaşamaktadır. Fransa’da çıkan fitne ateşinin rüzgarına kapılıp Müslüman Fransız vatandaşlarından kundaklama ve yağmalara katılanların yanı sıra hiç katılmayanların da bu bahane ile baskıya maruz kalacaklarını tahmin ediyorum. Hele olaylar iç savaşa dönüşüp Fransız halkının da işin içine girmesi hâlinde, olacakları hayal bile edemiyorum. Her halükârda Müslüman toplulukların günah keçisi ilan edileceğine ve bütün olumsuzlukların faturasının onlara kesileceğine kesin gözüyle bakıyorum.

Bir diğer husus da ihracatımızın mühim bir bölümünü Avrupa ülkelerine yaptığımız gerçeğidir. Fransa’nın kaosa sürüklenmesinin zararı sadece Fransa devletiyle sınırlı kalmaz. Dış ticaret başta olmak üzere pek çok konuda bizi de etkiler. Bütün bu bakımlardan ben şahsen, bu ateşin bir an evvel sönmesini temenni ediyorum.