Hastalık hissedilir de sağlık hissedilmez. -Thomas Fuller

Tansiyon deyince 12/8 rakamına, yani vücut tansiyonuna odaklandığımız için, göz tansiyonu çoğu kişinin aklına gelmez. İşte bunlardan biri de benim. Kendimi bildim bileli miyopum. Doktora gittiğimde gözlük camı numaram artmış artmamış mı ona kilitlenirim. Ancak geçtiğimiz yıllarda doktorumun ‘sende göz tansiyonu başlamış’ demesiyle uyandım. Doktorum, tek tek anlattı, tabii ben de araştırdım… (Bu arada, kesinlikle Google’da hastalık araştırmayın, yoksa kafayı yersiniz.) Böylece tedavim başladı. Bakmayın su gibi bir çırpıda anlattığıma oldukça dikkatli olunması gereken bir durum… 

Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Cengaver Tamer, halk arasında göz tansiyonu olarak da bilinen glokomun hafife alınmaması gerektiğinin altını çiziyor. Prof. Dr. Tamer, glokomun genetik geçişli olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Özellikle ailesinde yakın akrabalarında glokom hikayesi olan kişilerin ve herhangi bir sebeple göz muayenesine gelen özellikle 40 yaş üstü hastaların göz tansiyonu ölçümü ve glokom açısından değerlendirilmeleri çok önemlidir."

SİNSİ BİR HASTALIK

Peki neden, nasıl oluşuyor göz tansiyonu?... Nedeni aşırı tuz değil elbette…Cevabı merak ediyorsanız sayın dokotorumuzun aşağıdaki açıklamasını dikkatli okuyalım.

Prof. Tamer, "Gözün, optik işlevi olan dokuları şeffaftır, bu şeffaflığının sebeplerinden biri de damarsız olmalarıdır. Bu damarsız yapıların beslenmesi oksijenizasyonu ve oluşan metabolik artıklarının ortamdan uzaklaştırılması aköz hümör dediğimiz özel bir sıvıyla sağlanır. Optik şeffaf göz dokuları bu sıvıyla sürekli temas halindedir. Göz, bu sıvıyı sürekli olarak salgılar ve göz dokularının etrafında dolaştıktan sonra da gözü terk eder. Bu sürekli devam eden bir döngüdür.

Bu sıvının göz içinde oluşturduğu bir basınç vardır. Bu basınç salgılanma ve tahliye döngüsü içinde bir dengededir, salgının normalden fazla olması veya tahliyenin zorlaşması sebebi ile göz içindeki sıvı miktarı fazlalaşınca gözün basıncı yükselir. Bu basıncın göz dokularına zarar verecek seviyelerde oluşu ile glokom hastalığı dediğimiz durum oluşur. Glokom 'sinsi' bir hastalık. Optik sinirimizi oluşturan ve ana işlevi gözde oluşan görüntünün beyne taşınmasını sağlayan gangliyon hücrelerinin bu dengesizlik sebebiyle hasar görmesi ile görme alan kayıpları ve giderek daralması bulgularına rastlarız. Çoğu zaman ağrısız olan bu görme alan kayıplarının ve kontrast duyarlılık azalmasının hastalık ileri düzeylere geçene kadar fark edilmesi kolay olamayabilir" diyor.

KONTROL ALTINA ALINABİLİR

Bu kadar ciddi bir sağlık sorununun Allah’tan çaresi de var. Ancak hastalık tamamen ortadan kalkmıyor maalesef. Ama ilerlemesi durdurulabiliyor. Nasıl mı? Yeniden dokotorumuza dönelim; 

“Öncelikli olarak damla ve tıbbi tedaviler deneniyor. Yeterli gelmemeleri durumunda aköz hümörün dışa olan akımını artırmak için çok çeşitli lazer uygulamaları ve cerrahi metodlar denenir. Erken teşhis sayesinde göz içi basıncı tespiti doğru aralıklarla yapılan muayenelerle, geç kalınmadan uygulanan tıbbi tedaviler veya cerrahi metodlarla hastalığın ilerlemesi durdurulmalıdır.”

Glokomun gözde oluşturduğu hasarlanma maalesef geri dönüşümsüzdür. Yani kısaca göz tansiyonu, yani glokom hafife alınmamalı.

Kalın sağlıcakla…