Geçtiğimiz Salı günü İTÜ Müzesi’nin açılış törenine davetliydim. 1975-1982 yılları arasında lisans ve hemen ardından yüksek lisans eğitimimi alarak elektronik ve haberleşme yüksek mühendisi çıktığım bu köklü eğitim yuvasının havasını tekrar teneffüs etmek için güzel bir fırsattı. Ben de bu fırsatı değerlendirdim.

Ayazağa Kampüsü’ndeki Rektörlük Binası önünde, 20 Haziran 2023 günü saat 11:00’de tertiplenen resepsiyonda, İTÜ mezunları, İTÜ idarecileri ve öğretim üyeleri ile basın mensupları, açılış töreni öncesi sohbet etme imkânı buldular.

Akabinde geçilen açılış töreninde Rektör Prof. Dr. İsmail Koyuncu bir konuşma yaptı. İTÜ’nün 250. kuruluş yılı etkinliklerinin bir parçası olan İTÜ Müzesi’nde bilimin paha biçilemeyen hazinelerinin sergilendiğini belirten Koyuncu, bu müzede yalnızca İTÜ’nün 250 yıllık yolculuğuna şahitlik edilmekle kalınmayacağını, aynı zamanda bu topraklardaki bilimsel serüveni de izleme şansının elde edileceğini söyledi. Konuşmasında müzede sergilenen birbirinden ilginç malzemelerle ilgili bilgi veren Koyuncu, belli başlı köşe taşlarına, kurumun geçirdiği değişim ve dönüşümlere vurgu yaparak İTÜ’nün tarihsel birikimini bu güzel müzede âdeta bir hikâye kurgusu içinde anlattıklarına dikkat çekti.

HENDESE ODASI’NDAN İTÜ’YE

Yirmi altıncı Osmanlı padişahı Sultan III. Mustafa Han’ın fermanıyla 1773’te “Hendese Odası” adıyla ve tek bir sınıf olarak açılan okul, 1928’de Yüksek Mühendis Mektebi ve nihayet 1944’te İstanbul Teknik Üniversitesi adını alana kadar değişik isimlerle anıldı. 1775’te Hendesehâne, 1781’de Mühendishâne, 1793’te Mühendishâne-i Cedîde adını alan okul 1806’da Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn ve Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyûn olmak üzere ikiye ayrıldı. 1883’te sivil mühendis yetiştirmek üzere Hendese-i Mülkiyye-i Şâhâne’nin de açılmasıyla yeniden teşkilatlanan okul, 1909’da Mühendis Mekteb-i Âlîsi adını aldı.

Müzede İTÜ’nün bu 250 yıllık geçmişi, okul tarihindeki önemli gelişmelerin de işaretlendiği bir zaman tüneli şeklinde müzenin bir duvarına boydan boya işlenmiş durumda.

MÜZENİN TARİHÎ KÖŞELERİ

Müzedeki en eski malzemeyi barındıran köşede 27. Osmanlı padişahı Sultan III. Selim Han’ın o günkü ismiyle Mühendishâne’ye hediye ettiği 800 yıllık bir usturlap sergileniyor. Gök cisimleriyle ilgili ölçümlerde kullanılan bu astronomi aleti, ünlü Endülüslü bilgin Muhammed b. Fütûh el-Hamâirî tarafından 1216’da üretilmiş.

Gölcük Yakıt Gemisi’ni ürettikten sonra Taşkızak ve Gölcük Tersanelerini modernleştiren Ord. Prof. Ata Nutku, yerbilimleri alanında özgün çalışmalar yapan Prof. Dr. İhsan Ketin, İTÜ’yü modernize eden ve bugün İTÜ’nün dünya ölçeğinde bir üniversite olmasında büyük katkıları olan Prof. Dr. Mustafa İnan, ülkemizin ilk yerli üretim dizel motorunu gerçekleştiren Prof. Dr. Necmettin Erbakan, 1933’te mezun olan ülkemizin ilk kadın mühendisleri Sabiha Rıfat Gürayman ve Melek Ertuğ, İTÜ TV’yi kurarak Türkiye’de ilk televizyon yayıncılığını başlatan Prof. Dr. Adnan Ataman’la ilgili köşelerde bu efsane hoca ve tarihî şahsiyetlerin kişisel eşyaları dâhil ilginç malzemeler sergileniyor.

1980’de, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümünün son yarıyıl derslerinden “Antenler ve Propagasyon” dersimize giren Adnan Ataman Hocamı ve bütün diğer hocalarımı bu vesileyle minnetle yâd ediyorum.

Okulun efsane idareci ve hocalarından 1830’da başhoca olan ve fen bilimleri alanında eserleri bulunan Hoca İshak Efendi ile 1878’de Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun nâzırı olan matematikçi Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa’ya ait köşelerde sergilenen objeler, İTÜ’nün geçmişinin ne kadar eskilere dayandığını ispat ediyor.

Bu güzel bilim müzesinin açılmasında emeği geçenlerin hepsini candan tebrik ediyorum. İTÜ Ayazağa Kampüsü’ndeki Rektörlük Binası’nda yer alan ve pazar hariç her gün 9.00-17.30 saatleri arasında açık olan İTÜ Müzesi’ni ziyaret etmenizi siz kıymetli okuyucularıma hararetle tavsiye ediyorum.