İlk altı Osmanlı padişahının Bursa’daki türbelerini önceki yazılarımda ele almıştım. Fatih’ten itibaren 29 padişah, İstanbul’un çeşitli semtlerindeki 15 ayrı türbede medfundur.

Otuz altıncı ve son padişah Sultan Vahîdeddin’in kabri ise Şam’dadır. İstanbul’daki padişah türbelerinden biri Eyüp Sultan ilçesinde, geri kalan 14’ü Fatih ilçesinde yer alır. Bu yazımda İstanbul’daki ilk padişah türbesi olan Fatih’in türbesini anlatmak istiyorum.Dünya tarihinin gördüğü en büyük cihangirlerden olan Fatih Sultan Mehmed Han, 30 Mart 1432 tarihinde Edirne Sarayı’nda doğdu. Babası Sultan II. Murad Han, annesi Hümâ Hatun’dur. II. Murad’ın 3 Şubat 1451’de vefat etmesi üzerine, sancakbeyi olduğu Manisa’dan Edirne’ye gelerek daha evvel babasının feragat etmesiyle henüz 12 yaşındayken kısa süreliğine oturduğu Osmanlı tahtına bu defa 19 yaşında daimî olarak geçti.

Hükümdarlığının üçüncü senesinde İstanbul’u alarak, bin yıl kadar süren Orta Çağ’a son verdi. İslâm’ın doğuşundan beri devam eden bir hülyayı gerçekleştirerek Peygamberimizin müjdelediği “İstanbul fatihi kumandan” rütbesine erişti. Otuz yılı geçen hükümdarlığı sırasında irili ufaklı 17 devleti hâkimiyeti altına alarak ülke topraklarını iki katından fazla büyüttü.

BÜYÜK FATİH  ANİDEN HASTALANIYOR

Fatih 27 Nisan 1481 Cuma günü sefer maksadıyla Üsküdar’a geçti. Muazzam toplarla mücehhez 300 bin kişilik ordusunun buradaki karargâhında birkaç gün kaldıktan sonra araba ile hareket ederek Gebze yakınlarındaki ordugâha intikal etti. Bu arada aniden rahatsızlandı. Hekimlerin müdahaleleri fayda vermedi ve büyük hükümdar, sonraları Hünkâr Çayırı denilecek bir mahalde, 3 Mayıs 1481 günü 49 yaşında vefat etti.

Padişahın cesedi, asker arasında kargaşa çıkmaması için kendisinin hasta olduğu ilan edilerek bütün perdeleri kapalı bir araba ile Topkapı Sarayı’na götürüldü. Şehzade Bayezid’in Amasya’dan gelip tahta geçmesinin akabinde Fatih’in cenazesi, vefatından 19 gün sonra 22 Mayıs 1481 günü Şeyh Vefa hazretlerinin imametinde Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazını müteakip bugünkü türbesinin bulunduğu mahalle defnedildi.

ON KÖŞELİ TÜRBE

Fatih Sultan Mehmed Han’ın türbesi, kendi yaptırdığı cami, medreseler, tabhane, daruşşifâ, imaret, kervansaray, kütüphane, çarşı ve hamamdan meydana gelen Fatih Külliyesi’ndeki caminin avlusunda, kıble duvarının önündedir. İlk türbe 1766 depreminde, çevresindeki başka yapılarla birlikte tamamen yıkılmış, devrin padişahı Sultan III. Mustafa tarafından kısa zamanda bugünkü türbe inşa ettirilmiştir. Türbe on köşeli bir plâna göre yapılmış olup üzerini tek kubbe örter. Giriş kısmında, kapı üstündeki oldukça geniş saçağı taşıyan iki sütunlu bir sundurması vardır. Türbede sadece Fatih’in gümüş parmaklık içindeki büyük sandukası vardır.

1782’deki Cibali yangınında, halkın yangından kurtarmaya çalıştığı eşyalarını Fatih Camii’nin avlusuna yığması üzerine ateş türbeyi de sarmış, türbenin içi bütün eşyası ve sandukası ile birlikte yanmıştır. Sultan I. Abdülhamid tarafından türbe tamir ettirilmiş, yeni sanduka bir Kâbe örtüsü ile örtülmüştür. Sultan Abdülaziz 1865-1866 yıllarında türbeyi bir daha tamir ettirerek iç süslemelerini yeniletmiştir. Osmanlı dönemindeki son onarım Sultan Reşad zamanında yapılmıştır. Cumhuriyet devrinde 25 sene kapalı kalan türbe, Adnan Menderes’in kurduğu ilk hükûmet döneminde 14 Temmuz 1950 günü ziyarete açılmış ve 1952-1953 yıllarında onarımdan geçirilmiştir.

Türbenin duvarlarında sanat eseri hat levhaları asılıdır. Bunlardan biri hattat Abdülfettah Efendi tarafından 1866’da iki satır hâlinde yazılmış olan İstanbul’un fethiyle ilgili meşhur hadis-i şeriftir. Levhada “Letüftehanne'l-Kostantıniyyetü fe le ni'mel-emîru emîruhâ ve le ni'me’l-ceyşü zâlike'l-ceyş. Nukile min Câmiu’s-Sagîr. Ketebehû Abdülfettâh, 1282” yani: “Kostantiniyye bir gün elbet fethedilecektir. Onu fetheden asker ne güzel asker ve onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır. Câmiu’s-Sagîr’den naklen Abdülfettah yazdı.” yazılıdır.

Abdülhak Hamid’in “Merkad-i Fatih’i Ziyaret” adlı şiiri hattat Kâmil (Akdik) Efendi’ye yazdırılarak büyük boy bir levha hâlinde I. Dünya Savaşı sırasında törenle türbeye konulmuştur.

Fatih’in Türbesinin az ilerisinde, oğlu Sultan II. Bayezid’in annesi olan zevcesi Gülbahar Hatun’un ayrı bir türbesi yer alır. Türbe içindeki dört sandukadan ortadaki büyük sanduka Gülbahar Hatun’a aittir. Diğer sandukalardan birinin kızı Gevherhan Sultan’a, kalan ikisinin de iki saraylı kadına ait olduğu rivayet edilmektedir.