Türkiye, coğrafyanın yazdığı bir kaderle depremlerle yaşamayı öğrenmek zorunda. Ancak bu öğrenme süreci, yalnızca "acı tecrübelerle hatırlamak" değil, akılcı ve kalıcı çözümler üretmek olmalı.
Deprem değil, binalar öldürür gerçeğini artık hepimiz biliyoruz. Peki, bu gerçeği değiştirmek için devlet ve vatandaş olarak üzerimize düşeni yapıyor muyuz?
Devletin Desteği: Yük Paylaşımı ve Adil Politika
Deprem güvenliği, bireysel çabalarla çözülebilecek bir mesele değil. Devletin, özellikle maddi imkânı sınırlı vatandaşlara "kol kanat germesi" şart. Kentsel dönüşüm projeleri yalnızca beton yığınlarını yenilemek değil, güvenli yaşam alanları inşa etmek amacını taşımalı.
Düşük faizli krediler, hibe destekleri ve vergi avantajlarıyla vatandaşın yükü hafifletilmeli. Denetim mekanizmaları sıkı tutulmalı; "kağıt üzerinde sağlam" binalar değil, gerçekten dayanıklı yapılar inşa edilmeli. Şeffaf ve hızlı süreçlerle vatandaşın önündeki bürokratik engeller kaldırılmalı.
Ancak unutmayalım: Devletin sunduğu imkânlar, bir "lütuf" değil, bu ülkede güvenle yaşama hakkımızın gereğidir.
Vatandaşın Sorumluluğu: İşbirliği ve Duyarlılık
Devlet ne kadar çaba gösterirse göstersin, vatandaşın bu sürece aktif katılımı olmadan sağlam bir yapı stoğuna ulaşamayız.
Destekleri doğru kullanmak: Devletin sağladığı kredileri "en ucuz ve hızlı" çözüme değil, "en güvenli" olana yönlendirmek zorundayız. Denetimlere destek olmak: Binamızın riskli olduğunu bildiğimiz halde "bana bir şey olmaz" diyerek göz yummak, geleceğimize ihanettir. Komşuluk dayanışması: Mahalle baskısı (!) bu kez olumlu bir etki yaratmalı: "Sen binanı güçlendirirsen, ben de güçlendiririm" anlayışı yaygınlaşmalı.
Ortak Akıl, Ortak Gelecek
Deprem riski, siyasi görüş, sosyal statü ya da ekonomik durum tanımıyor. Binalarımızın sağlam olup olmaması, hepimizin ortak kaderini belirliyor. Devlet, vatandaşına güvenmeli; vatandaş ise devletin desteğini istismar etmemeli.
Unutmayalım: Deprem öldürmez, ihmal öldürür. Bugün atacağımız her akılcı adım, yarın çocuklarımıza bırakacağımız en değerli miras olacak.
Çünkü güvenli binalar, güvenli hayatlar demek.