Ole Gunnar Solskjaer, elindeki kısıtlı kadroyla çareyi üçlü defansta aradı. Ancak sistem değişikliği, Beşiktaş’ın dün gece Başakşehir karşısında yaşadığı çöküşü engelleyemedi.
İlk yarı dengeli geçse de, ikinci yarıda Beşiktaş’ın savunma disiplininden uzak, kontrolsüz hücum hamleleri, tam bir organizasyon zaafiyetini gözler önüne serdi. Rakibin kontrataklarında savunmanın çaresiz kalışı ve Yusuf Sarı’nın attığı goller, maçın gidişatını belirledi. Sonuç: Beşiktaş taraftarının tepkisi ve Solskjaer’in geleceğine dair derin soru işaretleri.
Taraftarın Öfkesi: "Formanın Hakkını Verin!
Vodafone Park’ta son düdük çalındığında, tribünlerden yükselen haykırışlar sadece yenilgiye değil, takımın gösterdiği tepkisizliğe yönelikti. Başakşehir oyuncularının sahada rahatça oyun kurgulaması, hatta maç içinde "eğlenir" gibi görünmesi, Beşiktaşlı futbolcuların mücadele azminden yoksun olduğunu düşündürdü. Taraftar, sonuçtan çok, bu ruhsuz performansa isyan etti. Çünkü futbol, sadece kazanmak veya kaybetmek değil; aynı zamanda bir duruş, bir kimlik meselesidir.
Solskjaer, maç sonu tribüne yönelip açıklama yapmaya çalıştığında, bu görüntü bir çaresizliğin ifadesiydi. Taraftar, teknik adamdan taktiksel hataları düzeltmesini beklerken, daha temel bir soru soruyordu: "Bu takım neden oynamıyor?"
Kadro Yetersizliği mi, Motivasyon Eksikliği mi?
Beşiktaş’ın bu sezon yaşadığı sıkıntıların arkasında, kuşkusuz kadro derinliğinin yetersizliği yatıyor. Stoper krizinden orta saha kreatifliğine kadar pek çok eksik, maçlara yansıyor. Ancak taraftar, futbolcuların sahada koşusuz, mücadelesiz ve plansız oluşunu kabullenemiyor. Özellikle genç santrfor Mustafa’nın çalışkanlığı takdir görse de, takımın genelindeki pasiflik, taraftarın sabrını taşıran en büyük etken.
Başakşehir, dün gece iyi bir performans sergiledi ve haklı galibiyet aldı. Ancak Beşiktaş’ın kendi evinde, kendi taraftarı önünde bu kadar etkisiz kalması, yönetimin de sorgulanmasına neden olacak.
Norveçli teknik direktör, geldiği günden bu yana taraftarın büyük desteğini aldı. Ancak dünkü maç, onun için bir kırılma noktası olabilir. Çünkü taraftar, umutsuzluğa tahammül etmez. Eğer iyi oyun oynayamıyorsanız, en azından mücadele ve geleceğe dair bir ışık vermelisiniz. Aksi takdirde öfke, kaosa dönüşür.
Beşiktaş’ın önünde iki seçenek var: Ya Solskjaer’e kadro desteği sağlanacak ve takım toparlanacak, ya da yeni bir başlangıç için yönetim radikal bir karar alacak. Ancak bir gerçek var ki, taraftarın sabrı sonsuz değil. Ve dün gece, bu sabrın sınırları bir kez daha görüldü.
Futbol, sadece skorlardan ibaret değildir. Ruhu, iradesi ve tutkusuyla var olur. Beşiktaş, bu değerleri sahaya yansıtmadığı sürece, kriz derinleşecek gibi görünüyor.