Size bilmem ama Robert Graves benim sevdiğim yazarların başında geliyor. Graves, “Ben, Claudius” ve “Tanrı Claudius”ta Roma’nın “engelli” efsane imparatoru Claudius’un yaşamını iki ciltlik bir romanda anlatmıştı. 
Okuduğum son romanında ise, bu kez İstanbul’u merkez alarak, Doğu Roman İmparatorluğu tarihinin en önemli dönemini, en önemli komutanını, harika bir üslupla yazıyor. Gerçek kişi ve olaylardan hareketle yazılan “Kont Belisarios” tarih severler için baş ucu kitabı olacak nitelikte bir roman.
Anglo-Saksonlar Güney Britanya’yı, Vizigotlar İspanya’yı, Vandallar Afrika’yı, Franklar Galya’yı, Ostrogotlar İtalya’yı istila etmiş, Hz. Muhammed’in dünyaya gelmesine daha yıllar varken, Doğa Roma İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’in en önemli gündem maddesi neymiş biliyor musunuz? Kadınlar kilisede başlarını örtsün mü, örtmesin mi, erkekler peruk taksın mı, takmasın mı? 
Yaklaşık bin 600 yıl önce arkadaşlar, bin 600 yıl önce bu topraklarda gündem aynıymış!!!
.. Ve girdiği hiçbir savaşı kaybetmemesine, kralına ve imparatorluğuna sadakatten bir an bile vazgeçmemesine karşın, Kont Belisarios’a yapılan haksızlıklar zulüm boyutuna varınca da anlıyorsunuz ki, gerçekten “Bizansta oyun bitmez!”miş… 
Bu arada İş Bankası Kültür Yayınları yöneticilerinin, Robert Graves’in Antik Yunan dönemini anlattığı “Altın Post-The Golden Fleece” unu hasretle beklediğimizi bilmelerini isteriz…