Osmanlı padişahlarının dördüncüsü olan Yıldırım Bayezid Han, I. Murad Han’ın oğludur. Osmanlı devlet salnamelerinde de yazıldığı gibi dedesi Orhan Gazi’nin vefat etmesi üzerine babasının tahta geçtiği sene olan 1360’ta Bursa’da doğdu.
Annesi Rum asıllı Gülçiçek Hatun’dur. I. Murad Han ile şehzadeliğinde, Gelibolu sancakbeyi iken evlenmiştir. Bursa’nın Muradiye semtinde, diğer oğlu Yahşi Bey’in adını taşıyan mahallede, sağlığında yaptırdığı cami ve medresenin yanındaki türbede medfundur. Türbe karşısındaki cami ve medrese bugün yerinde olmayıp arsalarına evler yapılmıştır.
Yıldırım Bayezid Han küçük yaştan itibaren zamanın en seçkin âlimlerinin elinde yetişti. Babasıyla Karamanoğulları ile yapılan savaşa katıldı. Cesaret ve gözü pekliğinin yanında askerî harekâttaki hızı sebebiyle kendisine daha o zaman “Yıldırım” lakabı verilmiştir. Kendisinin de katıldığı 1389’daki I. Kosova Meydan Muharebesi’nde babasının şehit düşmesi üzerine 29 yaşında padişah oldu. Kılıcı, sonradan damadı olan büyük mutasavvıf ve âlim Emir Sultan tarafından kuşatılmıştır.
GİDİNİZ, BİZİM ÜZERİMİZE TEKRAR GELİNİZ!
Rumeli’ndeki fetihlere devam ederek sınırları Macaristan’a ulaştırdı. Anadolu beyliklerinin üzerine yürüyerek topraklarını tamamen ele geçirdi. İstanbul’u 1391, 1395, 1397 ve 1400’de olmak üzere on yıl boyunca kuşatma altında tuttu. Şehirde bir Türk mahallesi kurulmasını, bir cami yapılmasını ve Osmanlı Devleti’ne verilecek yıllık verginin artırılmasını kabul ettirdi. İstanbul’u baskı altında tutmak için Güzelhisar diye de anılan Anadoluhisarı’nı yaptırmıştır.
Bizans’ı kurtarmak için toplanan 100 bin kişilik Haçlı ordusunu 25 Eylül 1396’da, Niğbolu’da ağır bir bozguna uğrattı. Esir edilen ve fidye karşılığı serbest bırakıldıktan sonra padişaha karşı bir daha savaşmamaya yemin eden Avrupalı asilzadeler ve şövalyelere şöyle demişti:
“Ettiğiniz yeminleri size iade ediyorum. Gidiniz, ordular toplayınız ve bizim üzerimize tekrar geliniz. Bana bir kere daha zafer kazanma imkânı sağlamış olursunuz. Zira ben, Allahü teâlânın dinini yaymak ve onun rızasına kavuşmak için dünyaya gelmişim.”
İLKOKUL ÖĞRETMENİMİN VERDİĞİ TARİH ŞUURU
İlkokul birinci sınıfı Bursa’da Pir Emir İlkokulunda okuduktan sonra doğum yerim Mustafakemalpaşa’ya dönmüştüm. Orada 1965-1969 arası dört sene öğretmenliğimi yapan Eyüp Taştekin’i tam bu noktada anmak istiyorum. Hâlen Gemlik Küçükkumla’da hayatını devam ettiren 90 yaşındaki kıymetli öğretmenim o yıllarda bize müthiş bir tarih şuuru vermişti. Tarihî olayları bizim anlayacağımız bir şekilde coşkuyla anlatır, körpecik zihinlerimize ecdadımızın kahramanlıklarını ilmek ilmek işlerdi. Aradan yarım asırdan fazla zaman geçmesine rağmen Eyüp Öğretmen’in, Yıldırım Bayezid Han’ın meşhur beyaz atına atlayarak düşman mevzilerini aşıp Niğbolu Kalesi’nin dibine kadar sokulduğunu, oradan “Bre Doğan! Bre Doğan!” diye kale kumandanına seslendiğini ve kalenin askerî durumu hakkında bilgi aldıktan sonra doludizgin tekrar karargâhına döndüğünü anlatışı hâlâ kulaklarımdadır. Kendisine sağlıklı ve huzurlu nice uzun seneler diliyorum.
TİMUR HAN GAİLESİ
Yıldırım Bayezid Han İstanbul’u alıp Bizans’ı tam yıkacakken, kendisinden ve Timur Han’dan kaçan beyler, iki tarafı birbiri üzerine kışkırttılar. Çubuk Ovası’nda 28 Temmuz 1402’de yapılan savaşta Yıldırım mağlup ve esir oldu. Sekiz ay kadar sonra kederinden ve nefes darlığından 43 yaşında vefat etti. Timur Han ölüm haberini alınca “Yazık oldu, büyük bir mücahidi kaybettik” demiştir.
BURSA, YILDIRIM SEMTİNDEKİ TÜRBESİNDE
Yıldırım’ın naaşı ilk önce tahnit edilerek Akşehir’deki Şeyh Mahmud Hayranî Türbesi’ne konuldu. Daha sonra Timur’un izni ile Şehzade Musa’ya teslim edilerek Bursa’ya getirildi. Türbesi, Bursa’nın Yıldırım semtinde yaptırdığı cami ve medresenin yakınındadır. Kare planlı ve kubbeli bir yapıdır. İçerisinde Yıldırım Bayezid Han’ın sandukası dâhil beş sanduka vardır.
Şehzadeliği ve 13 senelik padişahlığı baştan başa savaş ve mücadelelerle geçen Yıldırım Bayezid Han, Bursa’da, Anadolu’nun diğer bazı şehirlerinde ve Rumeli’de çok sayıda hayır eserleri meydana getirmiştir. Yıldırım semtindeki cami dışında Bursa’da yaptırdığı Ulu Cami, altı asırdan beri Müslümanlara hizmet vermektedir. Bursa’nın sembollerinden olan bu muazzam cami 55 metreye 69 metre ölçülerinde olup yirmi adet kubbe ile örtülüdür. Ortasında üç çanaklı fıskiyesi olan bir havuz vardır. Yatılı olarak Bursa Erkek Lisesinde okuduğum 1972-1975 yılları arasında tatil günleri, bu güzel ve ferah camiyi hem ibadet hem de ders çalışma mekânı olarak kullanırdık. Kalınlığı üç metre civarında olan pencere girintileri bizim için, Yıldırım Bayezid Han’a dua etmemize vesile olan birer etüd salonu gibiydi. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.