Şeyh Bedreddin Mahmud, Bedreddin Simâvî veya Simavnalı Bedreddin…

Ülkemizin “radikal” solcuları ile “devlet e-otoriteye tapınan” sağcıları ve hatırı sayılır miktarda “siyasal İslamcı”sının üzerinde tepinmeyi en çok sevdikleri şahsiyet…

İlk grup Bedreddin’in halkçı, hakçı, dine karşı karşı olduğunu iddia edip, dünyanın ilk sosyalisti olduğunu ileri sürer; hatta ileri gidip “komünizmin öz babası” olduğuna da iman eder!

İkinci grup ise, “Şeyh Bedreddin Osmanlı’ya isyan etti, devlete isyan eden asılır, o da asıldı. Zaten Tanrı’ya, dine karşı çıkmıştı, ilhad, mülhid suçu işlemişti” cümlelerini kendine bayrak edinir…

İhsan Eliaçık, işte böylesine” netameli” bir şahsiyeti ve böylesine “netameli” bir yaşanmışlığı ele almış kitabında. Ezberlerimizi bozarken, oldukça iyi bir iş çıkarmış. Tarih kitaplarıyla yetinmemiş, Bedreddin’in en önemli eseri “Varidat” ı çözümleyerek yapmış bunu. 



 

“Kıyam”ın bir başlangıç değil, sonuç olduğunun altını çizmiş sürekli…

Üstelik bütün bunları yaklaşık 90 sayfaya sığdırırken, bir lise öğrencisinin anlayabileceği sadelikte yazmış.

İşim gereği İhsan Eliaçık hoca ile tanışmışlığım ve ayak üstü birkaç kelam etmişliğim de var ama elinin açık –Kayserili olduğuna göre, kesin değildir- olup olmadığını bilmiyorum! :)))

Fakaaatttt… Kaleminin açık olduğuna kefilim… 

Okuyunuz efendim okuyunuz… Çok şey öğreneceksiniz çoookkkkk..

Hele Şeyh Bedreddin, benim gibi özel ilgi alanınıza giriyorsa… 

Çünkü ne zaman yağmur yağsa ve benim de “yanağım pencere garantisindeyse”, Nazım’ın şu satırları dökülür dudaklarımdan; 

“Yağmur çiseliyor,

korkarak

yavaş sesle

bir ihanet konuşması gibi.

Yağmur çiseliyor,beyaz ve çıplak mürted ayaklarının ıslak ve karanlık toprağın üstünde koşması gibi.

Yağmur çiseliyor,

Serezin esnaf çarşısında,

bir bakırcı dükkânının karşısında

Bedreddinim bir ağaca asılı.

Yağmur çiseliyor

Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir.

Ve yağmurda ıslanan

yapraksız bir dalda sallanan şeyhimin çırılçıplak etidir.

Yağmur çiseliyor.

Serez çarşısı dilsiz,

Serez çarşısı kör.

Havada konuşmamanın, görmemenin kahrolası hüznü

Ve Serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü!”

***
Ve ben ağlarım, nedensiz…