Müslümanların kıymet verdiği üç ayların içindeyiz. Bunlar malumunuz Receb, Şaban ve Ramazan aylarıdır.

Bu ayların içinde de kandil denilen ve İslam coğrafyasında asırlardır kutlanılan gün ve geceler mevcuttur. Receb ayının ilk cuma gecesi olan Regaib Kandili bu sene 26 Ocak’ta idrak edildi. Yine Receb ayının yirmi yedinci gecesi olan Miraç Kandil’ini 17 Şubat’ta kutladık ki Peygamberimizin, Kur’an-ı Kerim’de İsra suresinde bildirilen miracının yıl dönümü idi. Müslümanların Yüce Yaradan’a yakarışlarına konu olan hususlara, düçar olduğumuz deprem felaketinde vefat edenler ve yaralananlar da eklendi ve bu sene bu kandil buruk geçti. Şimdi sırada içinde bulunduğumuz Şaban ayının on beşinci gecesi olan Regaib Kandili var. Onu da 6 Mart’ta kutlayacağız. Akabinde nasipse, on bir aydır beklediğimiz mübarek Ramazan ayına gireceğiz. Bu vesileyle Yüce Yaradan’ın ülkemizi ve milletimizi yerden ve gökten gelecek bela ve musibetlerden korumasını niyaz ediyorum.

PEYGAMBERİMİZİN AHLAKI

Âdem aleyhisselamdan itibaren insanlara gönderilen peygamberlerin bazıları aynı zamanda devlet başkanı idi. Süleyman aleyhisselam onlardan biridir. Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam da hem peygamber hem de Medine’de kurulan devletin başkanı idi. İçinde bulunduğumuz mehabetli ayların ruhuna uygun olarak onun üstün ahlakından bahsetmek istiyorum. Peygamberimizin vefatına kadar on sene hizmetinde bulunan Enes bin Malik anlatıyor: “Resûl aleyhisselam hasta ziyaretine gider, cenaze arkasında yürür, çağrılan yere giderdi. Sabah namazından çıkınca, Medine çocukları ve işçileri su dolu kaplarını önüne getirirler, mübarek parmağını içine sokmasını dilerlerdi. Kış ve soğuk su olsa da her birine mübarek parmağını sokar, gönüllerini yapardı. Bir küçük kız, Resûl aleyhisselamın elini tutup bir iş için götürseydi, birlikte gider, müşkülünü hallederdi.”

KISSADAN HİSSE

Yine Enes bin Malik anlatıyor: “Resûl aleyhisselam ile birlikte gidiyordum. Üzerinde Yemen kumaşından bir palto vardı. Arkadan bir köylü gelip yakasından öyle çekti ki, paltonun yakası mübarek boynunu çizdi, izi kaldı. Resûl aleyhisselam geriye döndü. Köylü zekât malından bir şey istedi. Resûl aleyhisselam onun bu hâline güldü. Ona bir şey verilmesi için emir buyurdu.” İslam âlimleri bu anlatılanlardan şu sonucu çıkarmışlar: “İnsanların başında bulunan kimsenin, Resûl aleyhisselama uyarak bunların eza ve cefalarına, kendisine verdikleri sıkıntılara katlanması lazımdır. Zaten sıkıntıya katlanmak, herkes için iyi bir huydur. Yöneticilerin katlanması ise daha güzel olur.”