“Ağaca Tüneyen Baron” üçlemenin en uzun romanı…

İtalo Calvino yine fantastik bir öyküyü, yine gerçeklikten taviz vermeden ve yine dupduru bir dille anlatıyor…


12 yaşındaki Cosimo, geleceğin baronu, ailesinin –aile derken; general bir anne, cıfıt-zalim bir abla, gerçeklikle bağını yıllar önce koparmış ve Cizvit papazlarının kendisini öldüreceğine inanan bir baba, kendini Türk sanan, Türk gibi giyinen avukat bir amca, tırsık bir küçük kardeş- kuralcı yapısına ve dayatmalarına dayanamaz ve bir ağaca çıkıp bir daha asla aşağıya inmeyeceğini ilan eder.


Siz sayfaları çevirirken, böylesine fantastik bir öykü ne kadar ilginç olabilir ki, diye kendinize sormaya başlamadan Calvino ayaklarınızı yerden kesmeye başlıyor.


Aslında ben direkt O’na seslenmek istiyorum; Tamam İtalo çok iyi yazarsın ama bilesin, seni unutulmaz kılan, senin olağanüstü hayal gücün.


Zira bu romanda da diyalektik, felsefe, sınıf çatışması, ideoloji, sosyoloji, psikoloji, Fransız Devrimi’nin halklar üzerindeki olumlu-olumsuz etkisi gibi bi dünya mesaj verdin…


Napolyon, Voltaire gibi tarihi kişlikleri Ombrosa’ya getirmene de lafımız yok!


Fakaaattt… Ağaçtan hiç yere inmeyen Cosimo’yu “Hür ve Kabul edilmiş Duvarcı” Mason ilan etmek neydi usta! Üstelik bunu “Açık Hava Masonluğu” diye açıklamak! :))) Sonra yapılan törenle ilgili verdiğin detaylar… Tek kelimeyle hayranlık uyandırıcıydı.


Özetle bu kitap, son romanı okumadığım halde, kütüphanemin en sevdiğim-beni en çok etkileyen kitaplar bölümündeki yerini aldı bile… Okunmalı…


Ve kitaptan:
“Hepsi iyiydi güzeldi, fakat o döneme ilişkin benim izlenimim, ağabeyimin bunları yalnızca delirdiğinden değil, biraz da ahmaklaştığından yaptığıydı. İşte bu işin dayanılmaz ve acı kısmıydı, çünkü sonuçta iyi ya da kötü, delilik doğanın dayattığı bir şeydir, oysa avanaklık doğanın güçsüzlüğüdür, karşılığı yoktur!”