Önceki yazımda Osmanlı Hanedanı’nın bütün mensuplarının 99 yıl önce sürgüne gönderilmesi konusuna bir giriş yapmıştım. Şimdi biraz daha detaya girerek konuya devam etmek istiyorum.

3 Mart 1924 günü Ankara’da toplanan Meclis’te kabul edilen ve 6 Mart 1924 tarihli Resmî Cerîde’de yayınlanarak yürürlüğe giren 431 numaralı Sürgün Kanunu’nda açıkça yazılı olmasa da uygulama göstermişti ki vatandan gönderilecek olanlar, Halife Abdülmecid Efendi, şehzadeler, sultanlar, sultanların oğulları ve kızları ile bütün bu sayılanlardan evli olanların eşleri idi. 4 Mart günü listedeki bütün kişilerin ikamet ettikleri evlerine polis gönderilmiş ve sürgün kararı kendilerine tebliğ edilmişti.

SÜRGÜNÜN KAPSAMI GENİŞ TUTULUYOR

Osmanoğulları için sürgün kanununun çıktığı 3 Mart 1924 günü, son padişah Sultan Mehmed Vahîdeddin Han, son halife Abdülmecid Efendi ve şehzade unvanını taşıyan 35 kişiyle birlikte Hanedan’ın toplam 37 erkek üyesi bulunuyordu. Sadece saltanat davası güdebilecek bu 37 kişiyi kapsaması beklenirken bizdeki sürgünün kapsamı, başka ülkelerdekinden farklı olarak çok geniş tutulmuştu. Sultan denilen padişah ve şehzade kızları (42 kişi), bu sultanların sultanzade denilen erkek (16 kişi) ve hanımsultan denilen kız çocukları (15 kişi), ayrıca padişah, halife ve şehzadelerin zevceleri (27 kişi, aslında bu kategoride olanlar, mecbur olmadığı hâlde gidenler sebebiyle daha çoktur) ve sultanların zevçleri (18 kişi) ile birlikte kanunun saydığı kişi sayısı asgari 155’e ulaşmaktaydı. Aralarında Seniha Sultan gibi 72 yaşında pir-i fani olan da vardı, Melike Hanımsultan gibi annesinin kucağında 15 günlük bebek olan da. Sultan çocuklarından evli olanlarının zevç ve zevceleri de kanunda açıkça belirtilmediği hâlde sürgün edilmiştir. Yine kanunen sürgüne gitmesi gerekmediği halde, çocuklarından ayrılamayan anneler, annelerinden ayrılamayan çocuklar, kızı ölmüş bulunduğu için torunlarıyla giden anneanneler ve bendegân denilen kalfa, ağa, mürebbiye, muallim gibi efendilerinden ayrılamayan hizmetlilerle birlikte gerçek sürgün sayısı 250’yi buluyordu.

BAZILARI ZATEN YURT DIŞINDAYDI

Hanedan’ın padişah sulbünden inen ve sürgün listesinde ismi bulunan 37 erkek üyesinden yedisi, kanunun çıktığı tarihte zaten yurt dışında bulunuyorlardı. Aslında sürgün en önce onlar için başlamıştı. Bunlardan İtalya’da bulunan Sultan Vahîdeddin Han ve oğlu Mehmed Ertuğrul Efendi zaten 18 Kasım 1922’den beri sürgündeydiler. Mehmed Burhaneddin Efendi ile iki oğlu Mehmed Fahreddin ve Osman Ertuğrul Efendiler de o sırada Viyana’da bulunuyorlardı. Abdürrahim Hayri Efendi Roma’da, Osman Fuad Efendi ise İsviçre’de idiler. Sultan Abdülmecid’in kızı ve son sadrazamlardan Damad Mehmed Ferid Paşa’nın zevcesi Mediha Sultan da daha 1922’de zevciyle birlikte Fransa’ya gitmişti.

SÜRGÜN 50 YIL SONRA BİTTİ AMA...

Sürgün, şehzadeler dışındaki erkekler ile kadınlar için 28, şehzadeler için 50 yıl sürdü. 16 Haziran 1952’de hanedanın şehzadeler dışındaki üye ve mensuplarının vatana dönmesine imkân veren kanun çıktığında, 1924’teki vatandan çıkarılan 42 sultandan 18’i, aradan geçen 28 yıl içinde vefat etmiş bulunuyordu. Sağ olan diğerlerinin ve bu arada doğan yeni sultanların da bu izinden faydalanıp sürekli kalmak için vatana dönmesi son derece zordu. Vatana dönme izni çıkan bir sultan veya şehzade eşi, yasaklı babasını, kocasını veya oğlunu bulunduğu ülkede bırakıp nasıl gelecekti? Dolayısıyla bu izinden aslında, fevkalade sınırlı sayıda kişi istifade edebilmişti.

Sürgünün 50 yıl sonra 1974’te şehzadeler için de bitmesinden sonra bile benzer durum geçerliydi. Yurt dışında evlenip aile kuran, çocukları yabancı ülkelerde doğup tahsil görüp evlenen ve iş bulup çalışan pek çok şehzade, ancak hasret gidermek için İstanbul’a geldi ve geri döndü. Bugün bile sürgünün kaldırılmasının üzerinden 49 sene geçmesine rağmen hayattaki 24 şehzadeden 11’i İngiltere’de, üçü Avusturya’da, biri İsviçre’de, biri de ABD’de yaşamaktadır.