Geçtiğimiz 26 Eylül 2023 Salı gününü Çarşamba’ya bağlayan gece Mevlid Kandili’ni idrak ettik. Peygamber efendimizin hicrî takvime göre 1498’inci, miladî takvime göre 1452’inci doğum yıl dönümünü milletçe coşkuyla kutladık.
Mevlid Kandili’nin ertesi günü olan 12 Rebiyüelvvel günü başlayan, 27 Eylül-3 Ekim 2023 haftası, ülkemizde “Mevlid-i Nebî Haftası” olarak çeşitli etkinliklerle kutlanmaya devam ediliyor. Bu vesileyle biz de onun güzel ahlakından bir miktar yazıyoruz.
GÜLER YÜZLÜ İDİ
Güzel huyların hepsi Resûlullah’ta “sallallahü aleyhi ve sellem” toplanmıştı. Güzel huyları, Allahü teâlâ tarafından verilmiş olup çalışarak, sonradan kazanmış değil idi. Nitekim Kur’ân-ı kerîm’de Kalem suresinin dördüncü ayetinde mealen “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.” buyurulmuştur. Çok kimselerin İslam dinine girmesine, Resûlullah’ın güzel ahlakı sebep oldu. Bin mucizesi görüldü, dost düşman herkes de bunu söyledi. Bu kadar mucizeden en kıymetlisi, edepli olması ve güzel huyları idi. Bir Müslüman’ın ismini söyleyerek, hiçbir zaman lanet etmemiş ve asla mübarek eli ile kimseyi dövmemiştir.
Kendi için hiçbir şeyden intikam almamıştır. Allah için intikam alırdı. Akrabasına, Ashabına ve hizmetçilerine tevazu ederek iyi muamele ederdi. Ev içinde çok yumuşak ve güler yüzlü idi. Hastaları ziyarete gider, cenazelerde bulunurdu. Ashabının işlerine yardım eder, çocuklarını kucağına alırdı. Resûlullah’ı ansızın gören kimseyi korku kaplardı. Kendisi yumuşak davranmasaydı, Peygamberlik hâllerinden, asla kimse yanında oturamaz, sözünü işitmeye takat getiremezdi. Hâlbuki kendisi hayâsından, mübarek gözleri ile kimsenin yüzüne bakmazdı. Mübarek başı hep önüne eğik idi.
ÇOK CÖMERT İDİ
İnsanların en cömerdi idi. Bir şey istenip de yok dediği görülmemiştir. İstenilen şey varsa verir, yoksa cevap vermezdi. O kadar iyilikleri, o kadar ihsanları vardı ki, Rum imparatorları, İran şahları o kadar ihsan yapamadılar. Fakat kendisi sıkıntı ile yaşamayı severdi. Öyle bir hayat yasıyordu ki yemek ve içmek hatırına bile gelmezdi. Yemek getirin yiyelim veya falanca yemeği pişiriniz demezdi. Yemek getirirlerse yer, her ne meyve verseler kabul ederdi. Bazen aylarca az yer, açlığı severdi. Bazen da çok yerdi. Yemek sonunda su içmezdi. Suyu otururken içerdi. Başkaları ile yemek yerken herkesten sonra el çekerdi. Herkesin hediyesini kabul ederdi. Hediye getirene karşılık olarak kat kat fazlasını verirdi. Cömert idi, fakat israf etmez, faydasız yere bir şey vermezdi. Herkese acır idi. Kimseden bir şey beklemezdi. Zekat malı almazdı.
Sabah namazından çıkınca, Medine çocukları ve işçileri su dolu kaplarını önüne getirirler, mübarek parmağını içine sokmasını dilerlerdi. Kış ve soğuk su olsa da her birine mübarek parmağını sokar, gönüllerini yapardı. Bir küçük kız, elini tutup bir iş için götürseydi, birlikte gider, müşkülünü hâl ederdi.
HERKESLE İYİ GEÇİNİRDİ
Hayvana ot verirdi. Deveyi bağlardı. Evini süpürürdü. Koyunun sütünü sağardı. Ayakkabısının söküğünü dikerdi. Çamaşırını yamardı. Hizmetçisi ile birlikte yerdi. Hizmetçisi el değirmeni çekerken yorulunca ona yardım ederdi. Pazardan öte beri alıp torba içinde eve getirirdi. Fakirle, zenginle, büyükle, küçükle karşılaşınca önce selam verirdi. Köleyi, efendiyi, beyi, siyahı ve beyazı bir tutardı. Her kim olursa olsun çağırılan yere giderdi. Önüne konulan şeyi, az olsa da hafif, aşağı görmezdi. Akşamdan sabaha ve sabahtan akşama yemek bırakmazdı. Güzel huylu idi. İyilik etmesini sever idi. Herkesle iyi geçinirdi. Güler yüzlü, tatlı sözlü idi. Söylerken gülmezdi. Üzüntülü görünürdü, fakat çatık kaşlı değildi. Aşağı gönüllü idi, fakat alçak tabiatlı değildi. Heybetli idi. Yani saygı ve korku hâsıl ederdi. Fakat kaba değildi, nazik idi.
LÜZUMU KADAR KONUŞURDU
Az konuşurdu. Lüzumlu olduğu zaman veya bir şey sorulunca söylerdi. Gayet açık ve metotlu konuşur ve söyledikleri kolay anlaşılırdı. Çeşitli elbise giymek âdeti idi. Yabancı devlet sefirleri gelince süslenirdi. Yani kıymetli ve nefis elbise giyerek güzel yüzünü gösterirdi. Taşı akikten gümüş yüzük takardı. Yüzüğünü mühür olarak kullanırdı. Yüzüğü üzerinde “Muhammedün Resûlullah” yazılı idi. Yatağı deriden olup içi hurma ağacı iplikleri ile dolu idi. Bazen bu yatak üzerine, bazen yere serili deri üzerine, bazen de hasır veya kuru toprak üzerine yatardı. Mübarek avucunun içini sağ yanağının altına koyup sağ yanı üstüne yatardı.