Sarıkamış soğuk ortasında bir yangın yeri, Türk tarihinin hazin yüzüdür.

 Binlerce vatan evladı şehit olmuştur. Vatanlarını konuşarak değil, donarak savunan aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.

Sarıkamış…

Her telaffuzda bir hüzün dalgası sarar içimizi. Tarih, bazı coğrafyaları yalnızca bir yer olmaktan çıkarır; onları birer hatıraya, birer ağıta dönüştürür. İşte Sarıkamış da o coğrafyalardan biridir.

1914’ün o sert kışı, yalnızca Anadolu’nun soğuğuyla değil, tarihin en derin acılarından biriyle hatırlanır.  Osmanlı ordusu, Ruslara karşı başlatılan Sarıkamış Harekatı’nda soğuğa, kara ve imkansızlıklara karşı mücadele etti. Ancak tarih, bu cesaret destanını bir trajediye dönüştürdü. On binlerce Mehmetçik, kurşunlara hedef olmadan, karların beyaz örtüsü altında hayata gözlerini yumdu. Sarıkamış’ın soğuğu, o gün yalnızca bedenleri değil, aynı zamanda bir milletin yüreğini de dondurdu.

Sarıkamış, sadece bir askeri harekât değil; cesaretin, fedakârlığın ve insanlık dramının en çarpıcı örneklerinden biridir. Bugün hala o dağlarda yankılanan sessizlik, bir saygı duruşu gibidir. Bu sessizlik, her kar tanesinde saklı binlerce hikâyeyi fısıldar bizlere. O günkü Mehmetçiklerin vatan aşkıyla donanmış yürekleri, bugünkü nesillere birer emanettir.

Bu acı tarih, bizlere yalnızca kayıplarımızı değil, aynı zamanda dayanışmanın ve bağımsızlık uğruna verilen mücadelenin önemini hatırlatır. Sarıkamış’ta yaşananlardan alınması gereken ders açıktır: İyi planlama, güçlü bir strateji ve insan hayatına verilen değer, bir milletin geleceğini şekillendirir.

Sarıkamış, Şehitlerimizin bıraktığı mirası anlamak ve onlara layık olmak, üzerimize düşen en büyük görevdir. Her yıl düzenlenen Sarıkamış Şehitlerini Anma Yürüyüşü, bir yas tutma töreni değil, bir hatırlama ve geleceğe umutla bakma çağrısıdır.

Sarıkamış, sadece bir yer adı değil; bir milletin hafızasında yer eden kış mevsiminin dondurucu ağıtıdır. O ağıdı duymak, o acıyı hissetmek ve o cesareti anlamak, hepimizin boynunun borcudur.

Sessizlikte yankılanan fedakârlıkların hatırına, Sarıkamış’ı unutmayalım.