Bugün Dünya Çocuk Hakları günü… Yaşar Kemal’in “Çocuklar insandır” cümlesi hiç aklımdan çıkmıyor son zamanlarda... Ülkemizdeki derin yoksulluk altında ezilen çocukları, çocuk işçileri, eğitimine devam edemeyen çocukları, savaşın en büyük mağduru olan masumları görmek, son günlerde yüreğimizi acıtan Nari’i, Sıla bebeği, İzmir’de kaybettiğimiz 5 çocuğumuzu düşündükçe çocukların haklarını nasıl da koruyamayan bir düzende olduğumuzu hissetmek çok ağır geliyor.

Çocukların en büyük hakkı önce yaşama hakkıdır. Çocukların en çok ihtiyaç duyduğu şey şüphesiz ki sevgi ve ilgidir. Bunu en iyi şekilde gerçekleştirmenin yolu da çocukların kendi anne ve babalarının yanında yetişip büyümesidir. Her çocuk, geleceğini inşa etmek için mutlaka eğitimini tamamlamalı, hiçbir çocuk bu haktan yoksun bırakılmamalıdır.

“Peki, nedir bu çocuk hakları günü” derseniz? Dünya üzerindeki tüm çocukların; yaşama, barınma, sağlık ve eğitim gibi temel alanlarda ve fiziksel, psikolojik ya da cinsel sömürü gibi durumlara karşın korunmaları üzere doğuştan sahip oldukları hakların her birini kapsayan evrensel bir kavramdır.

Özellikle savaş, yoksulluk ve sefaletin hüküm sürdüğü ülkelerde yaşam mücadelesi veren çocukları korumak ve koşullarını iyileştirmek için 20 Kasım 1989 tarihinde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'yi imzalamış ve o tarihten bugüne 20 Kasım, “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak ilan edilmiştir. Toplam 54 maddeden oluşan çocuk hakları sözleşmesini ülkemiz ise, 1995 yılında yürürlüğe almıştır. Çocuk haklarına dair sözleşme ile belirtilen çocuk haklarının dört temel ilkesi vardır. Bunlar; Ayrımcılık yapmama, çocuğun üstün yararı, çocuğun varlığını ve gelişimini sürdürmesini sağlama ve katılım.

Çocukların İnsan onuruna yaraşır şartlarda, güven içinde yaşamaları devletlerin sorumluluğu ve görevidir.  Bütün ülkelerde yetişkinler ve hükümetler çocuk haklarını korumakla yükümlüdürler. Fakat pek çok çocuk bulundukları yerlerde çocuk haklarının engellendiği durumlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu noktada ülkemizde çocuk haklarının yeteri kadar korunmadığı ortadadır. Bugün ülkemizde yaşanan enflasyon, zamlar, ekonomik kriz ve seçim sonrası daha da artan gelir adaletindeki bozulma yoksul aile sayısında artışa neden oldu. Derin yoksulluk çeken ailelilerin çocukları, okullarda temizlik, hijyen ve beslenme koşulları,  suça sürüklenen çocuklar, ihmal, istismar ve şiddet mağduru çocuklar, cezaevinde anneleriyle kalan çocuklar, ağır ve tehlikeli işlerde çalışan çocuk işçiler, çocuk yaşta ve zorla evlendirilen kız çocukları, çocuk anneler, uyuşturucu kullanan çocuklar, sokaktaki çocuklar, çoklu ayrımcılığa maruz kalan çocuklar gibi birçok sorun sıralayabilirim.

Çocukların geleceği için siyaset üstü bir anlayışla, tüm siyasi parti temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum örgütleri yan yana yol yürümeli. Temel haklarına erişimlerini kolaylaştırmak, mutlu, umutlu ve adil bir yaşam sürmeleri için, fırsat eşitliği için çalışacak, yasal düzenlemeleri birlikte yapmaları gerekiyor.