“İnsanların gerçekten ne düşündüklerini öğrenmek için, söylediklerinden çok, yaptıklarına dikkat edin. Çünkü insanların söyledikleri bazen unutulur, Ama yaptıkları asla.!”
Fransız filozof Rene Descartes’in bu sözünü bilmeyenimiz yoktur…
Artık kimse ne söylendiğine değil, kimsenin ne yaptığına bakıyor. Güvenin, samimiyetin ve liderliğin ölçüsü; kelimeler değil, eylemlerdir.
Günümüzde hem siyasette hem de gündelik yaşamda sıkça tanık olduğumuz bir gerçek var: İnsanlar artık söylenenlere değil, yapılanlara bakıyor. Sözler kimi zaman süslü, kimi zaman umut dolu ya da iddialı olabilir. Ancak günün sonunda esas olan, bu sözlerin ne kadarının hayata geçtiğidir.
Siyaset sahnesine baktığımızda, her kesimden liderler vaatlerle, açıklamalarla gündemi belirliyor. Ancak halk artık bu söylemlerin ötesine geçip, “Gerçekte ne yapıldı?” sorusunu soruyor. Ekonomide yaşanan dalgalanmalar, alım gücünün düşmesi, gençlerin gelecek kaygısı, sağlık ve eğitim sistemindeki sorunlar; tüm bunlar, açıklamalarla değil, somut icraatlarla çözülmeyi bekliyor. Güven, kelimelerle değil, kararlı ve tutarlı adımlarla inşa ediliyor.
Ama bu yalnızca siyasetle sınırlı bir mesele değil. Aynı şey, bireysel yaşamlarımız için de geçerli. Dostluklarda, aile ilişkilerinde, iş hayatında insanlar artık kimin ne söylediğinden çok, nasıl davrandığına dikkat ediyor. “Senin için her şeyi yaparım” diyen biri, zor bir anda yanınızda değilse o sözlerin bir anlamı kalmıyor. Ailede sevgi sözleri güzel, ama asıl olan akşam bir arada yenen yemekteki samimiyet, çocuğun gözlerine bakarak dinlenen bir hikâyedir. İş yerinde iyi niyetli söylemler, ancak adil bir tutum ve emeğe saygı ile anlam kazanır.
Günümüz insanı yorgun. Sözlere değil, davranışlara güvenmek istiyor. Çünkü söz; niyeti gösterir, ama davranış karakteri ortaya koyar. Ve karakter, uzun vadede her şeyin üstündedir.
Türkiye’de son yıllarda yaşanan gelişmeler de bunu bir kez daha gözler önüne serdi. Sosyal medyada en çok konuşulanlar, en çok beğenilen cümleler değil, yapılan eylemler, ortaya konan duruşlar oldu. İnsanlar artık duymak istediklerini söyleyenlere değil, görmek istediklerini yapanlara kulak veriyor.
Belki de bu yüzden artık herkes için yeni bir dönem başlıyor. Güven duymak istiyorsak, önce tutarlı olmalıyız. Sevildiğimizi göstermek istiyorsak, sadece söylememeli, hissettirmeliyiz. İyi niyetliysek, bunu davranışlarımıza yansıtmalıyız.
Çünkü söz, rüzgârla savrulur. Ama davranışlar iz bırakır. Ve bu iz, insan ilişkilerinden devlet yönetimine kadar her alanda en gerçek aynadır.