Geçen yıl yitirdiğimiz ve edebiyatımızın üretken isimlerinden Erol Toy’un Hacı Ömer Sabancı ve ailesini anlattığı “Bal Tutanlar” kitabını okuyup, “Vay anasına!” dediğimde sanırım liseyi bitirmemiştim. 

Vehbi Koç’u anlattığı “İmparator” romanını da hemen okumak istemiştim ama kısmet bugüneymiş. 



“İmparator” u elbette liseli bilinciyle değil, sermayenin emeğin sömürüsünün toplamı olduğunu bilerek ve örgütlü sanayinin demokrasinin teminatı olduğuna inanarak okudum. 

Kitabın bir bölümü bana abartılı ve fantastik gelse de Vehbi Koç’un “aleyhine” öyle pek bişey göremedim.

Tanınan bir takım ithalat-ihracat ayrıcalıklarının altı sürekli çizilse de, günümüzde bunların bir anlamı yok. Çünkü o ayrıcalıkların bin katı bir kararnameyle milletin gözünün içine bakılarak yapılıyor, vergiler affediliyor ve kimse “A” bile demiyor. 

Neyse fonda Türkiye Cumhuriyeti tarihinin yer aldığı romanda ilginç bilgiler de ediniliyor.

Örneğin, Vehbi Koç’un “otomobilcilik” yapma kararından sonra eşinin ve annesinin evi terk ederek dayısına sığınması... :))) 

Örneğin; Rahmi Koç doğunca, Vehbi Koç’un bütün çalışanlarına ikramiye vermesi ve bunu gelenekselleştirmesi… :)))

Örneğin; Rahmi Koç’un babası ve Koç Holding üst yöneticileriyle tartışıp, soldan, Ecevit’ten yana tavır koyması nedeniyle “dünya turu”na çıkarılması... :))) 

Özetle; Vehbi Koç bana çok çalışkan, ailesine sadık ve ülkesini seven biri gibi geldi. Özellikle cumhuriyetin kuruluşu sırasında, 21 yaşında bir genç olarak yaptıkları efsane… 

Ama şu gerçeğin de altını çizmek gerek!

Koç’un Türkiye sevgisi, FİAT’ın sahibi, “İtaly’s advocate” lakaplı Givanni Agnelli’nin İtalya sevgisine tıpa tıp benziyor: SOLCUSUZ! :)))

Ülkemizin ekonomi eksenli tarihine merak duyanların mutlaka okuması gereken bir kitap…