En son Güney Sudan’ın da katılmasıyla üye sayısı 193’e ulaşan Birleşmiş Milletler (BM), 20. yüzyılın ilk yarısında yaşanan I. ve II. Dünya Savaşlarının ve barışa yönelik tehditlerin tekrarını önlemek ve uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla kurulmuş. BM’nin kuruluş antlaşması niteliğindeki BM Şartı, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 50 ülke tarafından 26 Haziran 1945 tarihinde San Francisco’da imzalanmış.

Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) daimî üyeleri olan Çin, Fransa, Rusya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD), alınan kararları veto etme hakkı bulunması bu amacı gerçekleştirmenin önünde bir engel. O sebeple Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seneler önce “Dünya beşten büyüktür.” şeklinde bir slogan geliştirdi ve bunu BM Genel Kurulu dâhil her platformda gündeme getirmeye devam ediyor.

ETKİSİZ ELEMAN

7 Ekim’den beri Filistin’de bir insanlık faciası yaşanıyor, gel gör ki BM bu olaya beklendiği şekilde el koyamıyor. Allah korusun bir üçüncü dünya savaşı ihtimali ufukta beliriyor ama BM, kuruluş amacına uygun güçlü bir tavır ortaya sergileyemiyor. Filistin’de BM’nin uhdesindeki mülteci kampları, hastaneler, okullar bombalanıyor, BM’nin kılı kıpırdamıyor. Daha iki gün önce İsrail savaş uçaklarının Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı’nda BM’ye ait bir okula düzenlediği hava saldırısında 27 kişi öldü, 93 kişi yaralandı. Tuhaftır, BM’nin bu ateşi söndürmek için bir şey yapabileceğine dair kimsenin bir beklentisinin de olmadığı gözlemleniyor.

Garabete bakın ki İsrail Cibaliya Mülteci Kampı’nı bombaladığı saatlerde BMGK’da Gazze’deki duruma ilişkin bir oturum düzenleniyor. BM’nin çeşitli organlarının yetkilileri ve ülkelerin BM daimî temsilcileri söz alarak konuşmalar yapıyorlar. Mesela BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) İcra Direktörü Catherine Russell, “Sadece 46 günde 5 bin 300 Filistinli çocuk öldürüldü. Bu günde 115 çocuğa tekabül ediyor. Gazze’de ölümlerin yüzde 40’ını çocuklar oluşturuyor. Böyle bir durumla daha önce hiç karşılaşılmadı. Gazze çocuklar için dünyanın en tehlikeli yeri.” ifadesini kullanıyor ve savaşın acilen sonlandırılması gerektiğini vurguluyor.

Hâlbuki artık toplanıp toplanıp dağılmanın ötesinde icraat lazım. Yoksa her gün yüzlerce kişinin ölmesi ve yaralanması sıradanlaşıyor. Ölenler, istatistiksel veri içinde sadece bir rakam hâline gelerek insan hayatı değersizleşiyor. Bu hepimizi, daha doğrusu insanlığını kaybetmemiş herkesi derinden etkiliyor. İster istemez yaşanan insanlık ayıbının utancına ortak olduğumuzu düşünüyoruz. Ellerimizi açıp dua etmenin dışında elimizden hiçbir şeyin gelmemesi, insanlık onurunu kaybetmemiş herkesi son derece rahatsız ediyor.

İRLANDA’NIN TAVRI

Şahsen ben ABD’nin ve Batılı liderlerin tavır değiştireceğinden ve Filistin’de yaşanan insan kıyımının durdurulması için harekete geçeceklerinden ümidimi kesmiş durumdayım. Onlar İsrail’e teslim olmuş durumdalar. Ama bu ülkelerin halkları, yöneticileriyle aynı fikirde değil. Gün geçmiyor ki ABD’de ve Avrupa’nın bir ülkesinde İsrail’i protesto yürüyüşleri yapılmasın.

Bu arada İrlanda Temsilciler Meclisi Üyesi Richard Boyd Barrett’in hem İrlanda parlamentosunda hem de katıldığı diğer toplantılarda Filistin’deki İsrail zulmüyle ilgili ateşli konuşmaları dikkat çekiyor. Barrett aynen benim gibi Batılı hükûmetlerden ümidini kesmiş, dünya halklarına sesleniyor ve şöyle diyor:

İsrail devleti, 1948’den bu yana Filistin halkına karşı terörizm, Filistin topraklarının yasa dışı işgali, Filistin topraklarının sürekli şekilde çalınması, Filistin halkının evlerinden ve köylerinden çıkarılması ve etnik temizlik üzerine inşa edilmiştir. Bunlar savaş suçlarıdır, insanlığa karşı işlenmiş suçlardır. Bu soykırımdır, etnik temizliktir. İsrail’i destekleyen ve eylemlerini meşrulaştıran ABD, İngiltere ve diğer hükûmetler utanmalı.

Hükûmetler bunu meşrulaştırıyorsa artık onlara hükûmet olarak ihtiyacımız yok demektir. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi ABD, İngiltere ve İrlanda’da da insanların ayağa kalkmasına, İsrail büyükelçilerinin sınır dışı edilmesini talep etmesine, bu vahşeti işleyebilen devlete karşı yaptırım uygulanmasını talep etmesine, İsrail Başbakanı Netanyahu ve suçlular çetesinin tutuklanmasını talep etmesine ve İsrail’in Gazze halkına karşı işlediği bu savaş suçlarını sürdürmesini fiziksel olarak engellemek için elimizden gelen her şeyi yapmasına ihtiyacımız var.

Dileyelim ki Barrett’in söyledikleri gerçekleşsin, insanlık bu utancın daha fazla sürmesine izin vermesin. Aklıselim galip gelsin ve akan kan bir an önce dursun.