Takvimler 14 Aralık 2023’ü gösteriyordu. İsrail’in, 7 Ekim’de HAMAS’ın saldırısı akabinde Gazze’de başlattığı katliamın 69’uncu günüydü. Filistinli ölü sayısı 20 bini, yaralı sayısı 40 bini aşmıştı. Ne olduysa olmuş, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) müesses nizam, deyim yerindeyse birdenbire aydınlanmış ve ABD ana akım medyasının Gazze’de olanları yayınlamasına izin vermişti.
Hâlbuki daha düne kadar, ABD ve onun destekçisi olan bazı Avrupa devletlerinin yöneticileri İsrail’e gidiyor, sadece Netanyahu’nun gösterdiklerine bakıyor ve bütün kabahatin HAMAS’ta ve onları destekleyen Filistinlilerde olduğunu söylüyorlardı. Bu sözde insan hakları savunucuları, 1948’den beri Filistin topraklarını adım adım işgal edenin bizzat İsrail olduğunu görmezden gelip onların sütten çıkmış ak kaşık olduğu yolunda açıklamalar yapıyor ve gözyaşları içinde ülkelerine dönüyorlardı. Kimsenin aklına Tel Aviv’den sadece 70 kilometre ötede Filistinlilere uygulanan vahşeti sorgulamak gelmiyordu.
Hatta hatırlayacaksınız ABD Başkanı Biden, Gazze’de bombalanan El-Ehlî Hastanesi için “Gördüğüm kadarıyla bu, siz değil, diğer ekip tarafından yapılmış gibi görünüyor.” akla ziyan cümlesini telaffuz edebilmişti. ABD ve Batı basını haberlerinde, en az 500 kişinin öldüğü bu saldırının İsrail tarafından yapıldığından bahsetmemiş, Wall Street Journal gazetesi ise ölü taklidi yaparak saldırıya sitesinde hiç yer vermemişti.
Daha bir hafta önce 8 Aralık 2023 günü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde tartışılan ateşkesle ilgili karar tasarısı, sadece ABD’nin ret oyu veto edilmiş ve İsrail’e katliama devam etmesi için cesaret verilmişti.
HİDAYETE Mİ ERDİ?
Gazze’de yıkıntılar arasına sıkışmış kalmış 2 milyon Filistinli, uğradıkları vahşi soykırım sonucu yüzer yüzer biner biner ölürken dünyanın dört bir tarafından yükselen destek mesajlarıyla bütün dünyanın toptan Gazzelileşmesinden mi ürktüler nedir, ABD yönetimi birden makas değiştirdi. Ana akım medyasına Gazze konusunda koyduğu örtülü yayın yasağını kaldırdı.
CNN International’in dış haberler başmuhabiri Clarissa Ward, Gazze ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı’ndan 2-3 kilometre uzaklıkta bulunan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından işletilen sahra hastanesine bir ziyaret yaptı. Hastaneye gidiş ve dönüşü sırasında binalardaki tahribatı gördü ve hastane ziyaretinde Gazze’de ortaya çıkan korku ve insanî krize şahit oldu. Akabinde gördüklerini canlı yayında, CNN International ekranlarında etkileyici bir dille aktardı.
Vahşetin 69’uncu gününde ve Gazze baştan başa yerle bir edildikten sonra yapılan bu yayının, hayatın normal seyrine uygun olduğuna inanacak kadar safdil değiliz elbette. Dünyanın askerî bakımdan en güçlü ve malî bakımdan en zengin devleti olan ABD’nin, bu imkânlarıyla dünya barışına katkı sağlaması beklenirken gittiği her yere kan ve gözyaşı götürdüğünü hep gördük, hep yaşadık. Bu cinayetleri işlerken Irak örneğinde olduğu gibi işgal gerekçesi olarak “Kitle imha silahları var” deyip sonra utanmadan “Yanılmışız, yokmuş.” yollu yalanlara baş vurduğuna şahit olduk. O bakımdan ABD’nin bu ani makas değiştirmesinin altında da bir Çapanoğlu aramamızdan tabii bir şey olamaz.
CNN MUHABİRİNİN GAZZE İNTİBALARI
Başmuhabir Ward 40 kilometre uzunluğunda ve yaklaşık 9-10 kilometre genişliğinde bir bölge olan Gazze şeridinden sadece 2-3 kilometre içeriye girmiş. O da Mısır sınırındaki en uç kısmından. Buna rağmen gördükleri onu dehşete düşürmüş. Bir de bölgenin, esas büyük tahribatın gerçekleştiği kuzey kısmına gitse kim bilir ne diyecekti? Şimdi Ward’a kulak verelim:
“Dürüst olarak söyleyeyim, Gazze’de şu an sahada gördüklerimize daha önce bu ölçekte şahit olduğumuzu düşünmüyorum. Bir savaş muhabiri olarak ki yaklaşık 20 yıldır bunu yapan biri ve özellikle de bir anne olarak, sakatlanan, şekilleri bozulan, tüm ailesini kaybeden çocukları görmeye
asla alışamıyorsunuz. 20 aylık Amir Taha isimli bir çocuğun teyzesi ile konuştuk. Hem anne ve babasını hem kardeşlerini kaybettiğinden habersizdi. Onların, kendisinin de her yerinin kırılmasına neden olan bir saldırıda öldüklerini henüz bilmiyordu.
BAE sağlık gönüllüleri ile sahra hastanesine gittik. O kısa sürede bile gerçekten kesin bir dehşet duygusuna kapılıyorsunuz. Gazze’de inanılmaz olaylar yaşanıyor. Bu hastane savaşın en genç kurbanlarıyla dolu. Şekli bozulan çocuklarla, vücudu alçı ile kaplanmış, yanıkların sardığı çocuklar. Kurbanların üçte ikisi kadın ve çocuklardan oluşuyor. Bu yıpranmışlığı kesinlikle gördük. Bu hastanenin yakınına biz oraya vardıktan birkaç dakika sonra bir saldırı oldu. İki kişi yaralandı, biri 13 yaşında bir çocuktu. Bacağını kaybetmiş bir çocuk ve ayağından ağır yaralanan yaşlı bir adamdı. Sahada hayatın ne kadar zor olduğunu görmek ürpertici ve şok edici bir deneyimdi.”