Ekonomik sorunumuz vardı birde insanlık sorunumuz eklendi artık…
Hiçbirimizin birbirimizden haberi yok, sorsan insanız işte…
5 çocuktan haberdar olamayan ne komşu, ne akraba, ne ülke…
Suçlayarak, kınayarak vicdan rahatlatırız anca…
Peki, herkes biraz suçluysa?
Yoksulluğun yangınına kurban giden 5 yavrumuz…
Bence hepimiz biraz utanmalıyız…
İzmir’de babaları cezaevinde olan ve annelerinin hurdacılık yaparak bakmaya çalıştığı 5 kardeş evdeki elektrikli sobanın devrilmesi ve çıkan yangın sonucu yaşamını yitirdi.
Yangın sonrası 5 kardeşten geriye oyuncakları kaldı. Çocukların pencere kenarındaki sapanları ve balkonda asılı duran oyuncak kaydırağı, hepimizin yüreklerini yaktı. Ailenin yaşadığı evin barakadan bozma olması aslında yaşanan yoksulluğun fotoğrafını bir kez daha ortaya koydu.
Ülkemizde yoksulluk her geçen gün daha da derinleşiyor. İnsanlar geçinemiyor, iş bulamıyor ya da açlık sınırının altında ücretlerle çalışmak zorunda kalıyor. Ülkede her 100 kişiden 21’i yoksulluk sınırının altında. Yaşanan bu yoksulluk insanların hayatlarına mal oluyor. Bunun son örneğini ise İzmir’de yaşandık.
Ülkede yaşanan ekonomik krizin ve yoksulluğun faturasını yaşamlarıyla ödeyenlerin sayısı günden güne artıyor. Emekli olduktan sonra çalışmak zorunda kalanlar, hurdacılık ya da kağıt toplayarak açlık sınırının bile altında paralarla evini ve çocuklarını geçindirmek zorunda olanlar ya da üniversite mezunu olduktan sonra iş bulamayanlar...
Liste uzayıp gidiyor. Derinleşen açlık ve yoksulluk vatandaşları adeta ölüme terk ediyor.
Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında hiç şüphesiz ki ekonomi geliyor. Bu durumda arkasından derin yoksulluğu getiriyor. Yoksulluğun en çok etkilediği kesimlerin başında ise; çocuklar, öğrenciler, kadınlar, çalışanlar ve emekliler geliyor.
Gelir dağılımı eşitsizliğinin en çok etkilediği gruplardan biri çocuklar. Türkiye’de neredeyse 10 milyon çocuk şiddetli yoksulluk yaşıyor. OECD raporuna göre, Türkiye’de 6,5 milyon çocuk, yoksulluk yaşıyor, gıdaya dahi erişemez haldeler. Ülkede her 5 çocuktan biri yetersiz besleniyor.
Yoksulluk, üniversite öğrencilerinin hem akademik başarılarını, hem de genel refahını derinden etkiliyor.
Emeği ev içinde ücretsiz hale getirilen ve değersizleştirilen kadınlar yoksulluğu daha derin yaşıyor. TÜİK verilerine göre, kadınların ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri, erkeklere kıyasla daha düşük. Kadınların yüzde 65’inin herhangi bir geliri bulunmazken her 2 kadından birinin kendi adına banka hesabı dahi yok.
Çalışanlar açlık ve yoksulluk sınırının altındaki sefalet ücretlerine mahkum edildi. Açlık sınırına dahi erişemeyen ücretler, emekçinin gıdaya erişimini dahi imkansız hale getiriyor.
Emekliler ve yaşlı nüfus, yoksulluk nedeniyle açlık ve barınma krizi ile boğuşuyor. İlerleyen yaş grupları için hayati öneme sahip olan sağlık hizmetleri, yoksulluk nedeniyle sağlık hizmetlerine de erişilemez halde. Emekliler, gelirleri ile sosyal hayatın dışında bırakılarak yalnızlaştırılıyor.
Ülkemizde; insan hayatının hiçe sayılmaya devam ettiği, hiçbir kamu kurumunun bu durumla yüzleşmediği, yoksulluğun; bir gıda kartından, bir koli erzaktan, bir seçimden ibaret sanılmaya devam edildikçe daha çok çocuklarımızı yangınlarda kaybederiz.