Baştan itiraf edeyim; Walter Isaacson’ın hayli hacimli olan Leonardo Da Vinci biyografisini (Görselini iliştiriyorum) okumadan önce, “altlık” olsun diye okudum Leo Perutz’un “Leonardo’nun Yahuda”sını…
İyi ki de okumuşum, çünkü “altlık” değil “üstlük” bir kitap “Leonardo’nun Yahuda”sı…
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yıllarda bugünün İtalya’sında yaşamış gerçek kişiler üzerinden kurgulanarak, harika bir üslupla yazılmış, temposu asla düşmeyen, bitirmeden elinizden bırakmak istemeyeceğiniz, müthiş finaliyle okuyanlara “Ulan bunları ben de yapıyor muyum?” diye sordurtan bir roman.
İlk defa okudum Leo Perutz’u ama son olmayacak. (Zam yağmurundan önce “Dokuzla dokuz arasında” ve “Şeytan Tozu”nu alıp, stoğumu yaptığım için böyle kesin konuşabiliyorum. :)))
“Resim sanatının, hekimlerin sanatından üstün tutulması gerektiğini, çünkü resmin çoktan ölmüş olanları canlandırdığını, henüz yaşayanları ise ölümün elinden kurtardığını söyleyen” Leonardo Da Vinci’nin de başrolde olduğu bu romanda Leo Perutz, Yahuda –Hani şu İsa peygamberi satışa getiren Yahuda İskariyot, Yahuda Taddeus değil :)))
üzerinden sevgiyi, aşkı, onuru, gururu ve kibri sorguluyor.
..Ve bize de bu edebi şöleni okumak düşüyor…
“Sen her zaman demez misin Leonardo, her şeyin bir nedeni vardır. Nedenleri gör ki, olayları kavrayabilesin…”
NOT: Olağanüstü çeviri için Zehra Aksu Yılmazer’e teşekkür etmeli!