Yaklaşık 1500 yıl önce yazılan Talmud’dan iyi bilinen bir pasajında “Öğrenilmeyenler için yaşlılık kıştır; öğrenilenler için ise hasat mevsimi” der.
21. Yüzyılda bu bizim için ne anlama gelir ve ne tür bir öğrenme bizi yaşlılıkta bol bir hasat mevsimine hazırlar? Hasat metafor olarak kullanır. Emeklerimizin meyvelerini ve eylemlerimizin sonuçlarını temsil eder. Büyükannem “taşralı bir kız” olarak doğdu. Genç yaşta evlendi ve altısı yaşadığı 12 çocuk doğurdu. Büyükbabam çalışırken iyi para kazanan bir alet üreticisiydi, ancak işler istikrarsızdı ve büyüyen ailelerini desteklemek için mücadele ettiler. Babam kış aylarında akşam yemeğini sadece ekmek ile ve en mutlu zamanları olarak hatırladı.
Birçok yönden, benim hayatım ve büyükannemin hayatı tam zıttıdır. Çok az beklentisi vardı ve sahip olduğu şey için minnettardı. Benim ise hırslarım vardı ve hayattan ve kendimden çok şey bekliyordum. Büyük şehirlerde yaşadım, kariyerime odaklandım. Pek çok farklılığımıza rağmen, büyükannem ve ben bir konuda hemfikiriz: mutluluğun sırrı, kendinden daha büyük bir şeye inanmak ve gözlerini buna dikmektir. Büyükannem hayatını tek bir kural etrafında yapılandırdı. “Önce Tanrı’yı sonra birbirinizi sevin.” Hayatımızı sürekli genişleyen çevrelerde (ilişkiler, iş, etkinlikler yoluyla) sevgi etrafında yapılandırmayı öğrenirsek, denge ve iç huzuru buluruz.
Zamanla daha az bencilleşerek, paylaşmaya daha fazla odaklanabiliriz. Bu da dünyaya daha fazla barış ve refah getirecektir. Hayat bize sonbaharın “bilgelik yıllarının” tadını çıkarmak için hayatımızın ilkbahar ve yaz aylarında bu şekilde yaşamayı öğrenmemiz gerektiğini söylüyor. 60 veya 70’in eşiğini geçtiğimizde aniden bilge olmuyoruz. Yıllar geçtikçe bilgeliğe dönüşüyoruz: “Yaşadığımız gibi yaşlanıyoruz” Mevlana, “Ben bu saç değilim, bu ten değilim, içinde yaşayan ruhum” der bir şiirinde, bize “görünüşün bir ödünç olduğunu ve giydiğimiz kıyafetler olmadığımızı hatırlatılır.
Büyükannem de böyle düşünüyordu. Yaşlandığında inançlarından güç ve teselli topladı ve koşulları ve yetenekleri dahilinde mümkün olduğu kadar çok kişiyle paylaştı. Bir gün ben de onun gibi olmayı umuyorum.