Türkiye'de 'Türk Yüzyılı' söylemi artık devletin en üst düzeyli yetkilileri tarafından dillendirilmeye başlandı. Fakat Türklerin gelecek inşa etmedeki rolleri epey sancılı süreçlerden geçeceğe benziyor. 

Yükselen 'Türk' değeri, yeni dünyanın yeni gücü olmaya aday. Ama tarihi Türkistan coğrafyasında yaşananlar bu sürecin zor sınavlardan geçeceğini bize gösteriyor. Özellikle Taliban ile yeni döneme giren Afganistan'daki süreç Türk dünyası için önemli bir belirleyici olacak..  Türkler için 'Büyük Oyun'  başlıyor. Büyük Oyun stratejik bölgelerin büyük güçler tarafından paylaşılma mücadelesini tanımlıyordu. Büyük Oyun mücadelesinde ‘dev’ Pamir Dağlarının çevrelediği Afganistan hep sahada oldu.

Ünlü İngiliz jeopolitik uzmanı Halford Mackinder, 20. yüzyılın başlarında ortaya attığı “heartland” teorisi dünyadaki büyük bir kırılmanın sanki işaret fişeydi. Teoriye göre Orta ve Batı Asya’ya hakim olan güç Avrasya’ya ve dolayısıyla dünyaya hakim olacaktı. Kastedilen bölgeler Afganistan, Özbekistan ve Hazar Denizi’ne komşu olan ülkelerdi. Gazeteci Esedullah Oğuz'un 'Taliban'ın Afgan Türkistanı'nı Peştunlaştırma projesi' başlığı altında Independent Türkçe için kaleme aldığı yazı dikkat çekiciydi.

Zira dikkat çekilen bölge Türk dünyası için özel bir anlam ifade ediyor. Yazar, Taliban'ın sözkonusu bölgede başlattığı su kanalı projesinin arkasında başka bir realite söz konusu olabileceğini irdeliyor. Sessiz sedasız hayata geçirilmeye çalışılan Koştepe Projesi kayde değer bir takım özelliklere sahip. Proje, Amuderya ırmağından Afganistan'ın üç kurak (Belh, Cuzcan ve Faryab) iline su taşıyacak 285 km'lik bir kanalla ilgili. Elbette, kurak bölgelere su götürülerek buraların tarıma kazandırılması, son derece olumlu ve yararlı bir iş. Yazar Esedullah Oğuz olayın maalesef göründüğü gibi olmadığını ifade ediyor.

Yazının dikkat çeken bölümü şöyle devam ediyor:


 

TÜRK BÖLGESİ PEŞTUNLAŞTIRILIYOR

"Projenin asıl amacı, bölgenin Peştunlaştırılması. Zira daha kazı çalışmalarına doğru dürüst başlamadan kanalın geçeceği güzergâh üzerinden Peştunlara arazi satışına başlandı.

Güney Afganistan'dan Peştun aşiret reisleri, işadamları, tüccarlar kanal güzergâhından binlerce dönümlük arsa satın almaya başladılar. 

Oysa Belh, Cuzcan ve Faryab illeri, nüfusunun %90'dan fazlası Türkmenlerden ve Özbeklerden oluşan bir bölge.

Arsa satışı yapılacaksa, yerli halk Türkmenlerle Özbeklere öncelik tanınması gerekirken, Taliban yönetimi güneydeki kendi Peştunlarını bu bölgeye yerleştirmeye çalışıyor. 

285 kilometrekarelik kanalın 30 kilometrekare kadarı tamamlanmış durumda, ama daha ne yerli Türkmenlerle Özbekler, ne de komşu Özbekistan ile Türkmenistan tehlikenin farkında.

Kanal 2-3 yıl içinde tamamlandığında yüz binlerce Peştun ailesi güneyden gelerek Afgan Türkistanı'na yerleşecek, böylece bölgenin demografik yapısı tamamen değişmiş olacak.1990'lı yıllarda Afgan Türkistanı, Taliban'a karşı çok şiddetli bir direniş göstermiş, hatta kuzeyli gruplar Kuzey İttifâkı adında güçlü bir birlik kurmuşlardı.

Taliban tekrar benzer bir direnişle karşılaşmamak için köklü bir çözümü hayata geçiriyor. Köklü çözüm, bölgenin demografik yapısının değiştirilmesi"


 

TÜRKLERİN ZORLU SINAVI BAŞLIYOR

Son 20 yılda Afganistan'da gerçekte ne olduğunu tam anlamıyla bilmiyoruz. Gerçekte Taliban’la mücadele mi edildi? Yoksa bölge Kaşgar'dan Kabil'e kadar yangın yerine çevrilecek bir yapı için mi hazırlandı? Bunu bilmiyoruz.

‘Yükselen Asya’ ve ‘Durdurulamayan Çin ve Yaklaşan Türk Yüzyılı gerçekliği 21. YY’ın en çok konuşulan konuları arasında yeraldı. Yükselen Asya’nın kalbinde Afganistan’da oluşacak yangın yeri bölgeye adeta kalp krizi etkisi oluşturacak. Asya’nın hemen göbeğinde deyim yerindeyse ‘Yeni bir Suriye’ oluşturuldu. Bu durum bölgeyi adeta kasıp kavuracak gibi. Afganistan’daki savaş zaten bir vekalet savaşıydı. ABD, Rusya, Çin, Pakistan, İran ve Hindistan savaşıyordu. Tıpkı Suriye’de olduğu gibi, Afganistan’da bir vekalet savaşı içinde oldular.

Dikkat edildiğinde Suriye’de büyük göç yaşanmıştı. Şimdi aynı durum Afganistan’da var. Göç sonrası vekaleti elinde bulunduranların ‘Büyük Oyunu’nun ne olduğunu bekleyip göreceğiz.

Bölgeye iyi baktığımızda Türkiye açısından da önemli büyük. Afganistan’ın kuzeyi Türkistan coğrafyasının Güneyini oluşturuyor. Türk nüfus olaylar şiddetlenince Faryal’da sokaklara çıkmış ilk kez gördüğümüz ‘Güney Türkistan’ bayraklarıyla yürümüşlerdi. Bölgede Büyük Türk nüfusu var. Hz Mevlana’nın doğduğu Belh şehrinden Çin’in Batısı Uygur bölgesine kadar uzanan bir Türk hattı söz konusu. Şimdi bu bölgede Taliban tarafından başlatılan projeler dikkat çekici. 

Yeni dönem Taliban yönetimindeki Afganistan’daki olaylar Türkiye açısından yeni bir Ceditçilik Hareketi’ne mi evrilecek? Veya Asya’nın en uzağı için oluşturulacak yeni bir Promete Hareketi’ne mi dönüşecek? Türk Konseyi ile zemin bulan yeni Türk Rönesansı bakalım gelişmelere nasıl bir tepki verecek. Bunu hep birlikte göreceğiz.