Son yazımızda sürdürülebilirlik üzerine konuşmuştuk. Sürdürülebilir bir Dünya daha uzak nesillere bırakabileceğimiz temiz ve kaynakları bol bir Dünya anlamına da geliyor.

Bu yazıda Sürdülebilirlik kavramı altında Sürdürülebilir Beslenmeyi ele alacağız. Sürdürülebilir Beslenme, gıda sistemlerinin gelecek nesillerin beslenme ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden nüfusun sağlığını korumak için yeterli enerji ve temel besinleri sağlama yeteneği olarak tanımlanır. Dört ayrı başlık altında incelenebilmektedir; Sağlık, Çevresel, Ekonomik ve Sosyo-kültürel. İnsanların, gezegenin ve toplumun sağlığını sağlamak için bu dört faktör hakkında düşünmek önemlidir.

Birleşmiş Milletler Dünya Nüfus Raporu 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9,6 milyar olacağı ve gıda üretim uygulamalarımızı değiştirmezsek bu miktarda insanı beslemeye yetecek kadar gıda üretmek için 3 gezegen Dünya'ya eşdeğer olmamız gerektiği tahmin ediliyor. Bu demek oluyor ki yakın gelecekte gezegenimizi büyük bir gıda tedarik sıkıntısı bekliyor.

Ancak öte yandan Gıda ve Tarım Örgütünün raporuna baktığımızda küresel olarak her gün ürettiğimiz gıdanın yaklaşık %30'u israf ediliyor. Bir yandan özellikle az gelişmiş ülkelerde dünyanın büyük bir kısmı yetersiz besleniyor. Dünya Sağlık Örgütünün raporuna göre küresel olarak şu anda aşırı kilolu veya obez olan 2 milyar insan varken aynı zamanda her gün aç kalan veya yetersiz beslenen 690 milyon insan var. Sürdürülebilir beslenmenin ilk yönü doğru gıda ve besin maddelerini doğru insanlara ulaştırmaktır. 

Gıda sistemlerinin çevresel etkisine baktığımız zaman Sera Gazı Emisyonu önde gelmektedir. Gıda sistemleri, küresel sera gazı emisyonlarının %35'ine kadarını oluşturuyor, Dünya kara alanının ~%40'ını kaplıyor ve biyoçeşitlilik kaybının en büyük etkeni olarak görülmekte. Bu nedenle çöpe giden her gıda aslında dünyanın ömründen çalıyor.

Sürdürülebilir Beslenme ve Sürdürülebilir Sağlıklı Diyetlerin ekonomik etkileri en geniş kapsamlı olabilir çünkü bir dereceye kadar herkes tarafından hissedilebilmekte. Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre 820 milyondan fazla insan her gece yatağa aç giriyor. 1.3 milyar insan ise besleyici ve yeterli gıdaya düzenli erişim sağlayamıyor. 

Sürdürülebilir beslenmeyi destekleyen bir sistem oluştururken göz önünde bulundurulması gereken bir diğer etmen farklı sosyo-kültürel inançlara ve geçmişlere uygun beslenmedir. Sürdürülebilir diyetlerin herkes için sosyo-kültürel olarak kabul edilebilir ve ekonomik olarak erişilebilir olması gerekiyor.

Özetle söylemek gerekirse çöpe dökülen her gıda, lüzumsuz akıtılan temiz sular, tüketilmeyen tarım ürünleri sadece cebimizde değil gezegenimizin ömründe de kayba neden oluyor. Beslenmeniz sağlığınıza, sağlığınız mutluluğunuza neden olsun..