Dünya tarihine baktığımızda insanların sürekli savaş halinde olduğunu görebiliriz. Bu savaşlar geçmişte daha çok verimli toprakların korunması veya ele geçirilmesi, sonrasında ise yaşam alanlarının genişletilmesi için yapılmış.
Yakın tarihimizle birlikte günümüzde ise savaşlar, güçlünün gücünü kabul ettirme amacını taşımaktadır. Sebebi ne olursa olsun kolay olan barış ve huzur içinde yaşamak , dünya nimetlerinden eşit şekilde yararlanmak varken , insanların zoru seçmesini anlamak mümkün değil . İnsanlık tarihinin 19.yüzyıla kadar yaşamış olduğu tüm savaşların sebebi makul ve masum gözükebilir. Ancak özellikle 1 ve 2. Dünya savaşlarıyla birlikte savaşların gerçek sebebi, sayıları 20’yi bulmayan devletler ile bu devletlerin himayesindeki bir avuç insanın para ve güç kazanma hırsıdır.
İnsanoğlunun barışta tüketmekte olduğu tüm ihtiyaçlarının karşılandığı sektörlerin kesintisiz hizmet sunmalarını doğal karşılayabiliriz. Peki savaş sanayinin 7-24 , 365 gün üretim yapması ve ürettiklerini her daim geliştirmek için büyük bir gayret göstermelerine ne demeli. Üretilen bunca silah, araç gereç, mühimmat, barış zamanında ve ürettikleri ve de kendi insanları üzerinde tüketilemeyeceğine göre , bu bir avuç elit devlet ve himayelerindeki insan gurubu dünyanın muhtelif coğrafyalarında yaşayanlar arasında nifak tohumları atıp neticesinde kargaşa ve savaşlar çıkararak , ürettikleri savaş malzemelerini satmak suretiyle güçlerine güç , servetlerine servet katmaktadır. Son 50 yıla kısaca bir göz attığımızda dünyamızda hep geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkelerin yoğunluklu olduğu coğrafyalarda örneğin Afrika , G.Amerika , Orta Asya ülkelerinde bir savaşın biterken diğerinin başladığını görmekteyiz .Oysa Orta ve Batı Avrupa ülkeleri ile A.B.D kanada gibi gelişmiş ülkelerde benzer durum yok, bizler bunu neden hiç düşünmüyoruz.
Çok zor ve hatta imkansız gibi görünen bir temenni insanların barış ve huzur içindeki bir dünyada yaşamları umuduyla…