"Postacı kapıyı iki defa çalarmış. Yalan!
Bizim kapının önünden bile geçmiyor,
Bugün vardır / yarın gelir / oyalan
Postacı bana mektup seçmiyor."... Alıntı.
Eski günlere olan özlemim her geçen gün katlanarak artıyor. Yukarıda aldığım dörtlüğün içerdiği şiiri okuduğumda maziye dalıp gittim. Dün ile bugünü ben de kendimce kıyaslamak istedim.
Dün genç kızların ve delikanlıların özlemle beklediği aşk mektuplarının yerini, bugün maalesef icra tebliği, banka borç ekstresi ve ödemekte zorlandığımız faturalar aldı. Dört gözle beklediğimiz, “Bak postacı geliyor selam veriyor” diye adına şarkılar söylediğimiz postacıdan, şimdi köşe bucak kaçar olduk.
Tabi güler yüzlü postacıdan da eser kalmadı artık. Yavuklusundan, askerdeki oğlundan, gurbetteki kızından veya akrabalarından mektup getirdiğinde gülerek “Ayşe teyze bak kızından mektup var” ya da “Fatma teyze oğlun yine para mı istiyor?” gibi sözlerle gülen postacının, icra tebliğini teslim ederken gülmesini tabi ki bekleyemeyiz.
Biz masumane olarak her ne kadar postacıya sitem etsek de zavallı adamcağız sadece işini yapıyor ama vatandaş olarak bizim muhatabımız postacı olduğu için bu sitemlere maruz kalıyor.
Gel de eski günleri özlemle anma. Postacı yolu bekleyen gençlerin yerini şimdi İnternet üzerinden adına DM dedikleri mesajlar almış durumda. Bugünün aşkları da kurdukları sanal ortam gibi sahte ve yavan.
Gerçek aşk ve dostluklara selam olsun.