Yüzeysel bir araştırma yaptığımızda, insanlığa ait kültürel evrim çağlarının 2 buçuk milyon yıl önce Eski taş çağı ile başlayıp, yakın çağ ile devam ettiğini görmekteyiz.
Ancak bu 2 buçuk milyon yılda gelişim yönünden insanlık kaplumbağadan bile yavaş bir seyir gösterirken, 1990’lı yıllarla birlikte milenyum olarak adlandırılan 2000’li yıllarda adeta ışık hızıyla ilerleme kaydetmiştir.
Yaşanılan bu gelişmelerin en önemli faktörü kuşkusuz bilgisayar teknolojisidir. Çok değil 20/25 bilemediniz 30 yıl öncesi henüz bilgisayarın günlük yaşamımıza bu denli girmemiş olduğu dönemlere, hayatımızda ne büyük değişikler olduğunu kolaylıkla görmek mümkündür.
Bunu örneklemeye kalkarsak örnekleri bu köşeye değil, gazetemizin tüm sayfalarına sığdırmak imkansız. Lakin günlük yaşantımızdan çok bilindik farklı konularla bir kaç örnek vermeden de geçmeyelim.
Geçmişte evdesiniz gece geç saatler karnınız acıkmış, bakıyorsunuz evde bir şey yok, dışarda her yer kapalı, açık olanlar uzak, haliyle mevcut duruma rıza olup sabahı bekliyorsunuz. Oysa aynı durumda bugün, ister akıllı telefonunuzdan, ister bilgisayarınızdan, istediğiniz yemeğin siparişini veriyorsunuz ve afiyetle karnınızı doyuruyorsunuz.
Yine geçmişte bazen saatlerce bazen de günlerce zaman harcadığınız örneğin pasaport müracatı, ikametgah temini gibi muhtelif işlemleri, şimdilerde oturduğunuz yerden 5 / 10 dakika gibi kısa bir sürede internet üzerinden halledebiliyoruz.
Daha önce de ifade ettiğim gibi bu örnekler vermekle bitmez. Esas sormamız gerek soru şu olmalı; bu yazdığımız teknolojide gelişmeler insanlığı nereye götürüyor.