Okyanusta kruvaziyer gemisinden düşerek kaybolan Türk iş insanı Dilek Ertek için hukuk mücadelesi başlayacak!

Ama süreç çok çetin ve farklı. 1.3 milyonda bir gerçekleşen kazaya ilişkin yetki ve dava süreci oldukça zor. Ertek ailesinin avukatlarının hangi yetkili ülkeyi belirleyecekleri ve dava sürecini nasıl yürütecekleri süreci etkileyecek. “Dilek Ertek Olayı” ulusal ve uluslararası medyada bir süreden beri gündem olmaya devam ediyor. Olayın soruşturulması ve davanın açılması ile ilgili olarak yetkili otoritenin belirlenme-si konusu oldukça önemli. Kruvaziyer gemilerindeki ölümlerin büyük çoğunluğu kalp krizi gibi doğal nedenlerden kaynaklanıyor.  Bunun dışında her yıl yaklaşık 20-25 kişi de gemilerden denize düşerek hayatını kay-bediyor. Yılda 30 milyondan fazla insa-nın seyahat ettiği kruvaziyer gemilerinden denize düşme oranı 1,3 milyonda 1’den daha az olduğu rapor ediliyor. Yolcu gemileri veya haber kanalları her zaman bunları bildirmeyebilir, bu yüzden sayılar daha yüksek olabilir.

İstatistiklere göre denize adam düşme olay-larının yaklaşık yüzde 75’i ölümle sonuç-lanıyor. Yani dört vakadan sadece biri hayatta kalabiliyor. Denizde meydana gelen ve hukuki sonuçlar doğurabilecek bu tarz olay-lar uluslararası hukuk, deniz hukuku, uluslararası özel hukuk ve deniz ticaret hukuku gibi farklı hukuk disiplinlerinin alanlarına giriyor.  Bu kapsamda hangi ülke hukukunun uygulanabileceği ve davanın nerede açılacağı meselesi bu olayda olduğu gibi zaman zaman sorun oluşturuyor. Somut olayda ailenin açıklamaları ve medyaya yansıyan bilgiler doğrultusunda, Türk vatandaşı ünlü iş kadını Dilek Ertek, Norwegian Cruise Line şirketine ait Norwegian Spirit isimli Kruvaziyer gemisi ile Pasifik Okyanusunda Fransız Polinezyası açıklarında seyir halindeyken 25 Ekim’de gemiden düştüğü söylenilmiş. Ertek’in kaybolduğu 20 saat sonra erkek arkadaşı tarafından gemi yönetimine bildirilmiş. Aramalara rağmen Ertek’ten bir iz bulunamamış. Gemi Tahiti’de bulunan Papeete lima-nına varınca soruşturma başlatılmış.  Güvertenin başında ve sonunda olan kameralar incelenmiş ve gece 03:00 sıralarında net olmayan bir karartının denize düştüğü tespit edilmiş. Gemi yönetimi İsviçre vatandaşı erkek arkadaşı ayrı bir odada gözlem altında tutmuş ve 3 gün sonra Tahiti’ye yanaşılmıştır. Burada  erkek arkadaş, polis tarafından sorgulanmış ancak yeterli delil olmadığı gerekçesiyle serbest bırakılmış. Tahiti, olayla ilgili olarak, kendi ülkesinin sınırları dışında gerçekleştiği için yetkili olmadığını belirtmektedir. 

Uluslararası Deniz Hukuku uyarınca denize kıyısı olan ülkeler, kıyı şeridinden en fazla 12 deniz mili uzaklığa kadar egemenlik hakkına sahiptirler. Bu sınırlar içinde kalan deniz alanında ülkenin iç hukuk kuralları geçerli. Bunun dışında devletlerin sınırlı birtakım haklar kullandığı kıtasahanlığı ve münhasır ekonomik bölge gibi deniz alanları da vardır. Bu alanlar aslında açık deniz alanı olmalarına rağmen bu bölgelerde de devletler bazı egemen haklar kullanabilmekte. Bütün bu deniz alanlarının dışında kalan alanlar açık deniz alanları olarak adlandırılıyor. Okyanuslar açık deniz alanları olarak kabul ediliyor. Bu alanda dünya üzerindeki tüm ülkeler serbest su ve hava taşıtı geçişi hakkına sahip. Bu alanlarda işlenen suçlarda yetkili otorite, suçun işlendiği taşıtın, suçu işleyen kişinin ya da mağdurun milliyetine göre belirleniyor. Milliyet farklılıklarından dolayı birden fazla otoritenin aynı anda yetkili olabileceği örnekler var. Örneğin suçun işlendiği taşıt Malta vatandaşı ise yetkili otorite Malta Devleti,  suçu işleyen kişi İsviçre vatandaşı ise, yetkili otorite İsviçre Devleti olacaktır. Bu olayda, olayın meydana geldiği taşıt Norwegian Spirit Bahamalar bayrağı taşıdığı için bayrak devleti otoritesi olarak Bahamalar’ın sorumluluğu bulunmaktadır. Bunun dışında Geminin sahibi olan şirketin de kaza ve sonrasındaki soruşturmada sorumluluğu bulunuyor. Ayrıca geminin klas kuruluşunun yani denetim ve gözetim yapan bağımsız denetim firmasının da sorumluluğu bulunuyor. Denizde yolcu taşıma konusundaki 1974 tarihli Atina Sözleşmesi ve devamında 2002 Protokolü gibi genel uluslararası sözleşmeler ve kruz şirketi ile Ertek arasında yapılan özel yolcu taşıma sözleşmesi gereği açıkça seçilen hukuk kapsamında hangi yabancı ülke seçilmişse dava o ülke mahkemelerinde açılacak. Bu yöndeki benzer örnek sözleşmeler incelendiğinde genellikle uygulamada İngiliz Hukuku ve mahkemelerinin yetkili kılındığı söylenebilir. Bakalım süreç nasıl işleyecek. Bunu hep birlikte göreceğiz.