İran da Ülkemiz gibi doğa, tarih ve dini açıdan dünya turizminin cazibe  merkezlerinden biri olarak sayılabilir. Tabi ülkemizdeki yerler ile mukayese edemeyiz ülkemize yakın desek daha doğru ifade etmiş oluruz. 
İran’ın doğal güzellikleri Batı ve Kuzeydeki göklere uzanan dağları, güneyin sakin kumsalları, iç kesimlerde yüksek görkemli gölleri, güzel şelaleri, el değmemiş çölleri, koyu ormanları ve kendine has doğal hayatı ile bilinmektedir. Belki de bu güzel ve el değmemiş doğanın çekiciliğini artıran en önemli nokta, çeşitli yaşam tarzları ve yerel gelenek göreneklerle oluşturduğu kompozisyon ve zenginliktir.  

İran birkaç bin yıllık tarihi geçmişi ve büyük medeneyitlerin  merkezi olması nedeniyle, insanlık tarihini ve  sonsuz çeşitliliğini araştıran turistlerin mebedi konumundadır.

İnsanlığın kurduğu ilk medeniyetlerden kalma yapı ve binalardan, İslam öncesi İran’da hüküm süren imparatorluklar olan Partlar, Hehamenişiler, Persler ve Sasaniler’den kalan görkemli yapılara  kadar hepsi olağanüstü güzellik ve görkeme sahiptir. 

İslam sonrası mimari ve şehirciliğin ölümsüz eserleride turistler için İran’ın cazibe alanlarından biridir. İsfahan, Yezd, Meşhed, Kum, Şiraz ve Erdebil’in mescit ve dini mekanları İran’ın en önemli dini çekim merkezlerinden sayılmaktadır. İran’ın Kuzey DogusundabulunnaMeşhed şehrindeki Şiilerin 8.İmamı İmam Rıza (a.s)’ın türbesi müslümanlarınözlelikle de Şiilerin en önemli ziyaret merkezlerinden sayılmakta ve her yıl kendisini ziyaret etmeyi arzu eden  milyonları çekmektedir.

Halı başta olmak üzere İran el halıları, dünya çapında az rastlanır bir üne sahip olan geleneksel İran sanatlarıdır. İran kilimlerinin yanısıra minyatür, resim, hat sanatı, Türkiye’de “ebru” olarak bilinen “Ebr-u bad”, hatemkari, muarrak, münebbet, suzenduzi, melilduzi ve diğerleri de bu el sanatlarının en meşhurlarıdır. İran’ı ziyaret eden turistler genellikle el sanatlarına ek olarak İran’ın dünya pazarlarında özel bir yere sahip olan fıstığı, safranı, havyarı, karidesi ve hurmasına yoğun ilgi göstermektedirler.

Turistik bölgelerinin yanı sıra sanat alanında da Türkiye ile oldukça benzerlik gösterdiği gözlemlenmiştir. 

İlkeli Söz; Hayat bir gün değil bir ömürdür. Uzun yol hikayesinde neler olacak kim bilir!