Çanakkale şehitlerine yazılmış 
Ağıtlarla büyüttü beni anam. 
Okulda gurur ve gözyaşı içinde söylerdik 
Çanakkale şehitlerine yazılmış şiirleri. 
Hele, hele “Ya Allah, Bismillah” nidaları içinde 
Seyit Onbaşının yüklenişi koskoca top mermisini. 
Söylerken kendimi onun yerine koyardım da 
Gururla kabarır taşardı göğsüm. 



Elime ilk aldığım gün “Tekeli” yapımı bağlamamı 
Aklımda çalmak istediğim tek türkü vardı 
“Çanakkale içinde vurdular beni 
Ölmeden mezara koydular beni”. 
Şiir okuma yarışmalarında “Çanakkale Şehitleri”ni seçerdim 
Ya da “Mustafa Kemal’in Kağnısı” nı.



Kızımı Anıtkabir’e üçüncü kez götürdüğümde 
Sordu “nerde bu yatanlar” diye, 9 yaşın verdiği masumiyetle. 
“Tamam kızım söz, seni oraya da götüreceğim” dedim 
“Bugünkü özgürlüğünü kimlere borçlu olduğunu” bilsin istedim. 



Nasip oldu düştük yola; 72 yaşında anam, 12 yaşında kızım 
Çanakkale Şehitlerinin Anıtında saygı duruşunda 
İstiklal Marşımızı söyledik hep beraber. 
Sonra anam “dur kızım” diyerek 
Açtı ellerini semaya, gözyaşı içinde 
Yalvardı Allah’ıma şehitlerin ruhlarını şad ederek.



Ayrıldığımızda şehitlikten kızım da anam da ağlıyordu 
Anam “Yetmedi ki kızım, doyamadım ki” diye hayıflanıyordu.