“Postacı kapıyı iki defa çalarmış. Yalan!
Bizim kapının önünden bile geçmiyor,
Bugün vardır / yarın gelir / oyalan
Postacı bana mektup seçmiyor.”
Bu dörtlük kalemimden döküldüğünde,
Yirmili yaşların kavak yellerinde,
Postacı yolu gözlerdik pencerelerde,
Şimdi gençlik ya barlarda ya kafelerde.
Onlar mı şanslı, yoksa biz mi şanslıydık,
Son sürat teknolojinin içine daldık,
Daha ne olduğunu anlamadan
Biz de aptal bir kutunun önünde kaldık.
“Mouse”u yakalamaya çalışırken,
Kedi olsak hadi anlarız derken,
Telefonla konuşmak mucizeyken,
Kızıyla bilgisayardan görüştü teyzem.
Uzanıp kızını tutmak istedi,
O gül yanağından öpmek istedi,
“Kokunu çok özledim kızım” diyerek
Kamerayı içine sokmak istedi.
Yalancı bir dünya kurulu, adı; sanal,
Kullanamayana diyorlar “a” çok banal,
Atlı kovalarmışcasına ardından
Koş bir tane bilgisayarda sen al...
(Sinop-21.04.2007)