Dirimart, Christopher Page’in Müzenin Sönümlenen Işığı başlıklı galerideki ilk kişisel sergisini sunmaktan mutluluk duyar.
Başlığının da işaret ettiği gibi sergi ışıkla veya yokluğuyla oynayan resimlerden oluşuyor. 30 Ekim’e kadar sürecek sergide Page’in en yakın tarihli gölgelerinin yanı sıra üç ayrı serisinden eserler bir araya geliyor. Sanatçının iki boyutu üç boyuta taşıdığı sihirli değneği galeri mekânına dokunuyor, mekân resimlerin işleyişinin bir yansıması haline geliyor.
Galerinin ana mekânında kendimizi soyut bir müzede buluruz, duvarlar kırmızıya boyalıdır (ki bir zamanlar Ingiltere ve dünyanın başka yerlerinde müze duvarları bu renge boyanırdı), duvarlarda aslında resimlerin resimleri olan resimler asılıdır. Müzenin kendisi ve pencereleri de, gerçek galerinin duvarlarına doğrudan yapılmış bir resim olmuştur.
Yani karşımızda duran, gerçek bir galerinin içindeki, hayali resimlerin gerçek resimleriyle donatılmış hayali bir galeridir. Uzun pencerelerden, bize hem makul hem gerçekdışı hissi veren alev almış bir gökyüzü görürüz: hem uzak hem endişe verici ölçüde yakın. Yanan gökyüzü, resimlerin üzerine ışık düşürüyor gibidir, halbuki hem ışığı hem görünürde düşürdüğü gölgeler aslında resimle yaratılan etkilerdir.
Bir düş imgesi, sanat tarihinin belirli anlarından kopup gelen, günümüzün yapay dünyasını derinlemesine düşünmek isteyen bir yoğunlaşmadır. Resimler görünüşte renkli çerçevelere yerleştirilmiş modernist monokromlara benzer, halbuki onlar da diğer her şey gibi resimle yaratılan yanılsamalardır.
İngiltere’de kırmızı duvarlı müze modası, çalkantılı George döneminde şahikasına ulaşmıştı: Turner’ların, Constable’ların zamanı. Belki onların yansılarını bu sergide hissedeceğiz. Belki bu kırmızı merakı on sekizinci yüzyıl başlarında başlayan Pompei kazılarından geliyor.
Gerçekten de kırmızı Pompei fresklerinin baskın niteliğini oluşturur, tıpkı resimlerin resmedilmiş tuhaf temsilleri olmaları gibi—duvarlara asılan, aslında birer illüzyon olan resimlerin resimleri. Keza Page de kendi “resimlerinin resimlerini” yapmaya Pompei ve Napoli Arkeoloji Müzesine yaptığı ilk seyahatin ardından başlamıştı.
Christopher Page 1984’te doğdu. Güzel Sanatlar Yüksek Lisans derecesini 2011’de Yale School of Art’tan aldı. Sanat, şiir ve deneme dergisi Effects’in editörlerindendir.
Önemli kişisel sergileri arasında Knots (Clementine Keith-Roach ile birlikte), P.P.O.W, New York (2022); Shadows & Reflections, Ben Hunter, Londra (2020); The Four Seasons, Bill Brady, Miami (2019); Opening, Baert, Los Angeles (2018); Museu de Arte Moderna, Rio de Janeiro (2017); Residuals (küratör: Chris Sharp), Instituto Inclusartiz, Rio de Janeiro (2016); Dawn, Hunter/Whitfield, Londra (2015); Pictures, Sushi Bar Gallery, New York (2014); Bespoke Solutions, Hannah Barry Gallery, Londra (2012) bulunuyor.
Katıldığı önemli karma sergilerse Public Gallery, Londra (2022); Art Basel Miami Beach (2021); Nitra Gallery, Atina (2016) ve Gerald Moore, Londra’dır (2014). Yapıtları Museu de Arte Modern, Rio De Janeiro ve The Potteries Museum & Gallery’nin kurumsal koleksiyonlarına girmiştir.