Son yılların en gözde tiyatro yazarlarından Florian Zeller’ın dünyaca ünlü üçlemesinin ilki olan “Anne”, Tiyatro.iN yapımı olarak sahneleniyor. Oyunda anne-baba rollerini paylaşan ünlü oyuncular Defne Kayalar ve Engin Hepileri’nin yanı sıra, oyuncu Onur Ünsal da ilk yönetmenlik deneyiminin heyecanını yaşadı.
Bir evliliğin, çocukları büyüttükten ve o çocuklar evden ayrıldıktan sonra geldiği noktaya, aile bireylerinin üstlendiği rollere mercek tutan oyundan yola çıkan üçlü, metnin evrenselliğinin altını çizerken kişilerin hayat içinde üstlendiği karakterlerin birer hapishaneye dönüştüğünü dile getiriyor.
Fransız yazar Florian Zeller’ın, Türkiye’de de sahnelenen ve büyük ilgi gören “Baba” ve
“Evlat” oyunlarının ardından Tiyatro.iN yapımı olarak sahneye konan “Anne”de, Defne
Kayalar, Engin Hepileri, Doğa Halis ve Sevda Erginci birlikte rol alıyor.
Yönetmenliğini Onur Ünsal’ın üstlendiği “Anne”, bir kadının hayatını adadığı çocukları yuvadan uçtuktan sonra yaşadığı yalnızlık hâlini beyninin içinde gezinerek, farklı türde
tekrarlarla anlatan bir psikolojik gerilim.
“Önce metnin güzelliğine çarpıldım,” diyen Ünsal, oyunun sahnelenme sürecini
“Arabesk olmayan bir pencereden erkek egemen yapı ve aile dediğimiz oluşumun açık
edildiği, modern bir oyun. Buna ihtiyaç var diye düşündük ve yapmaya karar verdik,” diye
anlatıyor ve ekliyor: “Her iyi metin gibi kafa karıştırıyor.”
Defne Kayalar, hayat verdiği anne karakterinin yaşadıkları için “Her evli ve çocuk sahibi
kadının başına gelmesi olası, belli bir evlilik süresi içinde gelinebilecek bir durum.
Yazarın ele alışı çok eşsiz ama durum aslında çok tanıdık,” diyor.
“Anne” için “Evliliğin ne olduğunu sorgulatıyor,” yorumunu yapan Kayalar “Evliliği bir amaç olarak görüp ‘Evleneceğim ve çok mutlu olacağım,’ dediğinde, bunun mutlulukla bir ilgisi olamaz; çünkü ona göre roller üstlenmeye başlıyorsun. Ve üstlendiğin roller gerçek değil, bunu fark etmiyorsun. Yaratılmış bir gerçeklik içinde yaşamak zaten gerçek olmayan bir şey içinde yaşamak olduğu için seni bir hapishaneye sokuyor,” diyor.
Yazarın, hayatını içgüdüsel olarak çocuklarına adayan bir kadının, çocuklar büyüdükten
sonra yalnız başına kalma hâlini çok iyi yakaladığını anlatan Engin Hepileri ise oyunun
evrenselliğine dikkat çekiyor: “Bizde ataerkillik dediğimiz şey işlenir, konuşulur ama bu tam Fransa’nın göbeğinden çıkan bir hikâye ve bize hiç uzak değil. Tüm dünyada, tırnak içinde gelişmiş ülkelerde dahi aynı şey yaşanıyor. Aile her yerde aile...”