Dün, yani 11 Ekim Cuma günü “Dünya Kız Çocukları Günü” olarak anıldı. Sosyal medya başta olmak üzere, birçok mecrada yine çok afili sözlere, dileklere ve görüntülere şahitlik ettik.
11 Ekim tarihi; Birleşmiş Milletler’ in (BM) kararıyla 2011 yılından beri, kız çocuklarının gördüğü ayrımcılığa dikkat çekmek üzere “Dünya Kız Çocukları Günü” olarak anılıyor. Bu özel günün amacı; kız çocuklarının güçlenmesi için yapılan sosyal, ekonomik, kültürel ve siyası yatırımların artırılması yoluyla var olan yoksulluk, şiddet, dışlanma ve ayrımcılığın önüne geçilmesini sağlamak. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 19 Aralık 2011 tarihli toplantısında, kız çocuklarının çocuk haklarından eşit olarak yararlanmadığı, onlara verilecek her desteğin kız çocuklarına karşı ayrımcılığı ve şiddeti önleyeceği, onları güçlendireceği ve bunun toplumsal açıdan önemle vurgulanmıştır. Eğitim hakkı, beslenme, yasal haklar, kadına yönelik şiddet ve zorla evlilik konuları “Dünya Kız Çocukları Günü” kapsamında gündeme taşınan konuların başında gelmektedir.
Birleşmiş Milletler tarafından 2015 yılında düzenlenen “Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi” nde benimsenen ve 193 ülkenin onayladığı “2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi” başlıklı bildiride belirlenen hedefler içerisinde de, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak; kadınların ve kız çocuklarının toplumsal konumlarını güçlendirmek” başlığıyla yer verilerek konuya verilen özel önemin altı bir kez daha çizilmiş oluyor.
Türkiye Dünya Kız Çocukları Günü’nün kabul edilmesinde öncülük eden ülkelerden birisi olmakla birlikte, halen kız çocuklarının yaşadıkları sorunlara köklü çözümler bulabilmiş değil. Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmeleri, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve güvenli barınma koşulları bakımından kız çocuklarının haklarının daha fazla ihlal edildiği gerçeği hâlâ geçerliliğini korumaya devam ediyor. Araştırmalar çocuk işçiliği yanında, ev işlerinde de en çok kız çocuklarının emek sömürüsüne maruz kaldığını ortaya koyuyor.
Kız çocuklarının toplumsal hayata katılmaları ve geleceği şekillendirmeleri için hep birlikte daha fazla çaba sarf etmeliyiz. Biliyoruz ki, güçlü bir toplum ancak kız çocuklarının gücü açığa çıkarıldığında oluşur.
Ne yazık ki dünyanın neresinde olursak olalım, geliştirilen politikalara ve evrensel hedeflere rağmen kız çocuklarına ve kadınlara yönelik eşitsizlik devam etmektedir.
Aslında 11 Ekim’ler kız çocuklarının sorunlarını ve çözüm yollarını bir kez daha gündeme getirme günüdür. Türkiye’de eğitimden geri bırakılan kız çocukları, erken evliliklere zorlanmakta, çocuk yaşta anne olmakta, kendi geleceğini kendi kararı ile kuramamaktadır. Dünyada her yıl milyonlarca kız çocuğu ayrımcılıkla mücadele etmektedir. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle karşı karşıya kalmaktadır. Kız çocukları cinsiyetleri nedeniyle ayrımcılıkla karşı karşıya kalmaktadır. “Sen kız çocuğusun yapamazsın, kız çocuğu okumaz, ev işlerini kız çocuğu yapar” gibi toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığı pekiştiren ifadeleri ne yazık ki halen kullanılmaktadır.
Cumhuriyetimizin 100.yılında kız çocuklarımız özel olarak desteklenmelidir. Gelecek nesillerin çağdaş, laik ve bilimsel eğitime fırsat eşitliği ile erişebilmesi için kararlı bir devlet politikası uygulanması gerekmektedir. İlgili kurumlar toplumu çocuk hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilgilendirmelidir.
Geçtiğimiz günlerde katledilen Narin kızımızın başına gelenlerin başka kız çocuklarının başına gelmemesi için onları korumalıyız. Kız çocukları toplumun geleceğidir. Onları desteklemek geleceği aydınlatmaktır. Unutmayalım, sevgiyle büyüyen her kız çocuğu yarınlarımız için birer umuttur.