Türk dizileri dünyayı ele geçirmiş durumda. Ben de gezmeyi çok seven biri olarak bunun canlı şahidiyim. Gurur da duyuyor insan. Mutlu oluyorum.

Mesela Güney Amerika'ya gittiğinizde "belediye otobüslerinde" Türk dizilerinin reklamlarını görüyorsunuz. Bilboardlarda tanıtımları dikkatinizi çekiyor.

Sadece Güney Amerika'da mı? Arap ya da Afrika ülkelerini geçin, Kuzey Avrupa'da Letonya'dan Estonya'ya giderken bindiğiniz bir minibüste elinize geçen gazetenin tam ortasında iki sayfa bir Türk dizisinin reklamıyla karşılaşabilirsiniz.

ABD'de... dünyanın dizi sektörünün başkentinde...

Mimai'de, San Fransisco'da, Los Angeles'ta Latinlerin işlettiği bir işletmeye girdiğinizde TV'de bir Türk disizinin izlendiğine rahatlıkla şahitlik edebilirsiniz. Hatta o işletmede Türk olduğunuzu söylerseniz aklınıza bile gelmeyecek şansları önünüze çıkaracaklardır. Bu, sandviçinize biraz daha et koymak ya da otomatik kola makinesinden kolanıza bir bardak daha doldurmanız olabilir.

Yine ABD'de gittiğiniz bir alışveriş merkezinde Türk olduğunuzu söyleyip merak ettikleri bir diziyle ilgili ufak tefek ayrıntıları vermeniz bile size çok büyük indirimler yapılmasını sağlayacaktır.

Türk dizilerinin sırrı ne mi? Bence insanlar ABD yapımı uçuk kaçı filmlerden ya da dizilerden sıkıldı. Kendilerine daha yakın, hayata daha yakın hikayelerin içinde olmak istiyor. Hiç kimse havada uçarak 3 takla atamayacağını biliyor. Belki bir süre bu hayaller iyi geldi ama artık sanki dünya da sıkıldı. Bu yüzden gerçeklere, hayatın içinden olaylara yöneldi.