Yine sizlerle her hafta farklı bir konuda buluşacak olmanın mutluluğunu yaşıyorum. 

Ne mutlu bana. Uzun değil kısa ve öz yazacağım zira artık o kağıt parçası, bulunmaz hint kumaşı. Zamansa daha bir hızlı akıyor artık. Neye, kime harcadığımız çok önemli. Savaşlar, salgınlar, krizler derken ölüm, kapının ardı misali. Şimdi daha fazla şarkı söylemek, üretmek, insanların en hayırlısı olmak için farkında olma zamanı. Herkese yetemeyiz. Her şeye yetişemeyiz. Her sesin tonu, her gönlün mutluluğu, her sofranın tuzu, her sabrın selameti olamayız. Bir sesin tınısında üzüntüyü duyup kayıtsız kalmadan derman olmayı, mutluluğu gönülden yaşamayı, bir sofranın sadece tuzu değil tadı da olmayı, hayata dokunmadan sarfetmek yerine sabırla hoşgörülü olabilmeyi başarabiliyor muyuz? 

Dünya ayağa ha kalktı ha kalkacak. Yer ile gökyüzü ha birleşti ha yer değiştirecek. Hepimiz neredeyse hep bir ağızdan son zamanlara ait tüm bu olanları dünyanın sonuna dair alametler olarak addediyoruz. Ha geldi ha gelecek diyerek bir kabulleniş içinde olmayan var mı aramızda! Ne kadar silahları istemiyoruz, savaşa hayır desek de biliyoruz ki zarlar hileli ve kazanan belli. Çaresiz bir kabulleniş içinde olmayalım ama ‘bu dünyaya gönderiliş amacımızda buluşalım’ teklifinde bulunacağım sizlere. Kin gütmek yerine affetmeyi, kıskançlık, bencillik gibi insana has duygulardan arınıp başkalarının mutluluğuyla da mutlu olmayı, yardımı karşılık beklemeden tanıdık tanımadık hiç kimseden esirgememeyi, geçmişle yaşamak yerine tüm yaşanmışlıklara sünger çekerek anı yaşamayı, kendi kendini ve çevreni olumsuz kelimeler içeren cümlelerle zehirlenmek yerine şifalandırmayı, bozmak yerine yapmayı, yıkmak yerine inşaa etmeyi, işine, aşına, dostuna, sevgine odaklanmayı, üretmeyi, az konuşup çok hissetmeyi, sadece ve sadece gözünün içine bakanlarla mutlu anlar biriktirerek geçirmenin bizleri daha da güzelleştireceğini bir dış ses misali hatırlatmak istedim. Bize kar kalan nedir şu dünyada? Belki de arkandan ağlayacak biri bile olmayacak şu dünyada işimiz ne? Gidenler memnun ki yerinden dönen olmadı seferinden. Dünyadan önce son çıkış, bu bize son uyarı. Güzelleşerek yaşayıp gitmek hepimizin elinde. Geleneksel bir söylem olarak vakit sadece nakit değil aynı zamanda idraktır. Düşünün ki; ‘Aptal olduğunu idrak eden aptal değildir’.

İlkeli Söz; Size kendinizi sıradan hissettiren hiç kimseyi sevmeyin, vaktinizi harcamayın! @ilkeduyan