Milli takım son turnuvada tüm maçlarını kötü oynayıp guruptan çıktı. Son 16’da ise Hollanda’ya karşı daha üstün ve karakterli bür futbol izletti.
İşte o maç Montella’nın süresini bugünlere kadar getirdi. Yarınlar ne olur şimdiden söyleyeyim. Montella baharı görse de yeni sezonu görmeden gider.
Oynattığı forvetsiz oyun bizim ruhumuza uygun değil. Cenk’leri, Nihat’ları, Tuncay’ları, Aykut’ları, Feyyaz’ları Oktay’ları izlemiş nesil forvetsiz, kenar adamından bozma forvetlere daha çok tahammül edemez.
Zaten İbrahim Hcaıosmanoğlu Milli Takım’ın hocası Türk olmalı demişti. Baskı sonrası mecburen Montella’yla devam etti. Baskı derken yanlış anlamayın baskıyı Türk halkı yapmadı!
Artık liyakata dayalı düzene, eşit ve adaletçi futbol sistemine geçmenin zamanı geldi de geçiyor.
Bu birlikteliği sağlayacak ve Türk halkının milli takımına dönüştürecek kişi Aykut Kocaman. Hiç aynı manevraları yapmaya gerek yok.
Defalarca yazıp ekranlarda konuşmuştu bu konu hakkında. Hak eşitlik adalet ve liyakat için hep aynı isimlerde dönmenin bir anlamı yok.
Avcı gitsin Terim gelsin,
Yanal gitsin Güneş gelsin,
Güneş gitsin Terim gelsin,
Terim gitsin yine Güneş gelsin hazırcılığında şu an boşta olan Avcı’yı getirmeye çalışmak aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek olur. Bu sonuçların beyhudeliğini görüyoruz.
Artık bir futbol aklını milli takım başına getirmenin zamanı geldi. Terim’in aslansın kaplansın futbolu, Güneş’in kaos tarzı oyunu, Avcı’nın ne olduğu anlaşılmayan sistemleri yerine Aykut Kocaman’ın disiplin ve hakkaniyeti ile birleştirip oluşturduğu bütüncül futbola geçmemiz gerekiyor.
Süperlig şampiyonluğu, takım ve camia liderliğindeki hüneri (bunu yaşananlardan ötürü yazdım, amacım Fenerbahçe’liliğini öne çıkarmak değil. Hocanın adaletine inancım tam)
30 yıl sonra Türkiye kupasını kazandırışı, UEFA’da yarı final oynatıp Final’i İvan Bebek rezaleti ile kaçırışı Aykut hocanın referanslar.
Paracı, tazminatçı olmayışı da insani bakışının bir örneği.
Yine Terim, Avcı hatta Sergen kapılarına gidilirse sonuç ne mi olur?
Aynı manevraların bir sonucunu dün
“şımartılmışlığın hesapsızlığı” ile ödedik.
Ligde 37 faul yapan ve sadece 1 sarı kart gören Galatasaray’ın oyuncusu olan milli futbolcumuz
Barış Alper Yılmaz sarı kartı olmasına rağmen amatörce hareket ederek 2. sarıyı görüp kırmızı kart ile oyundan atıldı.
Henüz 62. dakikaydı.
Türk hakemliğinin ülke futbolunu getirdiği noktayı hep beraber görüyoruz. Dirsek atan, tokat atan, ayağa basan oyunculara kart verilmeyince milli takımda da aynı hakemler var sanıyor futbolcularımız.
Bakın suçlama yapmıyorum, iftira atmıyorum. Barış Alper’in geçen sezon lig maçında rakibine attığı tekvandocu dirseği sonrası hakem kart göstermemişti.
Bu sezon Köhn elinin tersi ile rakibi çaktı orda da kart çıkmadı, Torreira herkesin yok artık dediği kadar net pozisyonda rakinin tarak kemiğine bastı oyunu devam ettirdi Turgut Doman!
Sadece Galatasaray’dan örnek vermemin sebebi dün hakemlerimizin saçma kararlarıyla ne yapsak yanımıza kalıyor diye alışan Barış Alper’in kırmızısının amaçsızlığı, sebepsizliği ve amatörlüğünü anlayın istiyorum.
Türkiye’de es geçiliyor, yabancı hakem olunca ise gerçekler ortaya çıkıyor.
Barış Alper kanat oyuncusu, çalışkan ve mücadeleci fakat son vuruşu malesef zayıf. Bir problem de onun forvette oynatılması.
Peki maç sonu Montella ne dedi?
“10 kişi kaldıktan sonra daha iyi oynadık.”
Boş bahaneler, boş laflarla süreyi süreci uzatmak ülke futboluna zarar veriyor.
Daha fazla beklemeden yeni bir şeyler denemenin, söylemenin zamanı geldi.
Bu yenilik ve devrimin adı ise Aykut Kocaman.