Yetişkin her bir bireyin kendi sorumluluklarının farkında olması gerekir.
İş, aşk, evlilik, aklınıza gelen her konu ve en önemlisi kişi kendine dahi bu sorumluluk duygusunu yerine getirmelidir.
Peki, bu sorumluluk tanımı ne olmaktadır?
Sorumluluk kelimesinin Türk Dil Kurumu’na göre sözlük anlamı; “Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, sorumluluk, mesuliyet.”
Peki, bizler sorumluğumuzu ne kadar yerine getirebiliyoruz?
Kendinizi sorgulayın lütfen.
Kimseyi yargılamak gibi bir derdim yok.
Ancak yapılan sorumsuzluk bana yansıyorsa işte o zaman sorgular ve yargılarım.
Kimse de kusuruma bakmasın arkadaş.
İş hayatımızda özellikle de ekip olarak çalışıyorsak bu sınırları herkes bilmeli ve görevini yerine getirmeli.
Birimizin hatası tüm ekibi etkiler.
Tabi ki hatalar olur, bir birimizi idare ederiz.
Ama bu sorumluluk duygumuzu bilmeyeceğimiz anlamını taşımıyor.
Herkes üstüne düşen görevi yerine getirmeli, paylaşmayı bilmeli, kimse kimsenin üstüne çıkmamalı.
Ben değil, biz olmalı!..
Tek adam değil, beraberlik olmalı.
Ekip ruhunu iyi bilmek ve idrak etmek gerekiyor.
Küçük yaşlarda aldığımız, öğrendiğimiz sorumluluk hayatımızın her alanında karşımıza çıkacaktır.
Her şeyden önce kişi kendine saygı duyuyorsa etrafındakilere de saygı duyar ve sorumluluğunu yerine getirir.
Aile hayatı da böyledir. Eşler ve çocuklar sorumluluk duygusunu taşımazlarsa o ailede her daim sorunlar kaçınılmaz olur.
Dostluk, arkadaşlık ilişkilerinde de aynıdır durum.
Çevrenize, ailenize, iş arkadaşlarınıza, işinize ve her şeyden önce kendinize sorumluluğunuz olsun.
Yoksa hayatın öyle bir tokadını yersiniz ki neye uğradığınızı anlamazsınız bile.
Dedim ya kimseye ahkam kesmek gibi bir derdim yok. Ama sizin sorumluluğunuz beni etkilerse haddimi aşar, ahkam da keserim.
Sorumluluk duygunuz olsun.
Ötesi boş...
Hadi eyvallah!
Sevgiyle kalın, sorumluluk alın...