Değerli okuyucularım, Şok gazetesinde yazmaya başladığımda demiştim ki: "Yalnız değilsiniz, artık ŞOK var!" Hani bir kahraman edasıyla yola çıkmıştık ya, kamu talanına, fırsatçıların yurttaşlarımızı saf yerine koymasına asla göz yummayacağımızı ve bu çirkin oyunları oynayanları kamuoyu önünde deşifre edeceğimizi söylemiştim. Büyük laflar ettik, elbette sözümüzü tutmaya da çalıştık. Hatta diyebilirim ki, tutmadık mı? Tutmakla kalmadık, biraz da üstüne koyduk. Neler mi yaptık? Özel okul fırsatçılarından tutun da araba satarken yedek parça garantisi veren Renault'a, Beşiktaş Belediyesi'ndeki pespaye sorumsuzluklara kadar... Bir de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin o meşhur metro istasyonlarındaki yürüyen merdiven çilesini gündeme getirmiştim. Şu sözleri duyar gibiyim: "Ee, gündeme taşıdın da ne oldu?" diyenlerin sesi kulağımda çınlıyor. Hatta bıyık altından gülenler bile gözümün önünde canlanıyor. O kadar eminler ki hiçbir şeyin değişmeyeceğinden, resmen sahnenin arkasında el çırpıyorlar.
Yürümeyen merdivenler sonunda harekete geçiyor
Değerli dostlarım, buraya kadar getirdik getirmesine de bahsettiğimiz konuların muhataplarından bazıları da boş durmadı. Beşiktaş Belediyesi’nden bazı siyasi figürler, nezaket gösterip beni aradı. Kendi ağızlarıyla, birkaç arkadaşlarının masum olduğunu ve bu "kötü şöhretli çetenin" içinde yer almadıklarını iddia ettiler. Tabi, önümüzdeki günlerde bu iddiaların ne kadar gerçek ne kadar hayal ürünü olduğunu siz değerli okurlarımıza, her zamanki gibi belgelerle açıklayacağız. Elimde belge olmadan konuşur muyum hiç? İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne gelecek olursak, o metrolardaki yürüyen merdiven çilesi yakın zamanda sona erecekmiş gibi gözüküyor, inanabiliyor musunuz? İnanın ben bile zorlanıyorum. Çünkü izlediğim kadarıyla metrolarda hummalı bir çalışma var, o yürümeyen merdivenler sonunda harekete geçiyor. Gözlerime inanamadım! Ama özel okullarda mı? Aman diyeyim, çıt çıkmıyor. Veliler adeta sessizliğe bürünmüş, kendilerini ilgisiz kurumların insafına bırakmışlar. Özel okul yöneticilerine boyun eğmek zorunda kalan bir öğrenci velileriyle karşı karşıyayız. Bu konuyu takip edeceğiz. Ama başka bir yazı konusu olacak. Elbette, Sayın Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin'in de özel okullar meselesine vakit ayıramadığını anlayışla karşılıyorum. Neticede kendisi, çocuklarımıza temizlik yapmanın önemini uygulamalı olarak öğretmekle meşgul. Hatta duyduğuma göre, bu yoğun programdan dolayı çoğu okulda temizlik görevlisi de bulunmuyor. Tasarruf tedbirleri adı altında çocuklarımız adeta "kendin temizle, kendin öğren" moduna geçtiler. Öğrencilerimiz bir yandan ders çalışıyor, bir yandan sınıfın tozunu alıyor. Ne kadar pratik, değil mi? Eğitim ve temizlik bir arada!
Alicenaplık duygulandırıyor
Gelelim, sevgili Renault’a… Ah Renault, ne denir ki? Farklı bir dünyada yaşıyor olmalılar. Şikayetçi olan bir tek benmişim gibi, telefon açıp aracımın eksiklerini gidereceklerini söylüyorlar. İnanın bana, bu kadar alicenaplık beni duygulandırıyor. Tabii ki eksiklerini gidereceksiniz! Hani sanki bana bir lütufta bulunuyorlar. Şaka gibi gerçekten. Yahu, bu arabayı satarken parça garantisi veren sizsiniz. Kaza sonrası kaskodan en yüksek limiti gösterip, keyfiniz yerindeyken ücret alan yine sizsiniz. Aracımı teslim ederken sağlam yerlerine hasar veren siz, sonra da “Beyefendi, aracınızın hasar kaydını tekrar aldık” diye arayıp, memnuniyet anketi yaparak durumu tatlıya bağlamaya çalışan yine sizsiniz. Vallahi pes diyorum. Gerçekten “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” dedikleri bu olsa gerek.
Neyse efendim, biz lafı fazla uzatmayalım. Yine de biz gereğini yapmaya, yazmaya devam edeceğiz. Neydi bizim sloganımız? “Şok gazetesi halkı tutar!” Evet, halkımızın yanında olmaya, siz değerli okurlarımızı asla yalnız bırakmamaya devam edeceğiz.