İlkeli Söz; İnsanı tüm güzellikleri, tüm ihtiyaçlarıyla donat ki yaşam bize gülümsesin.

İsmim buğday, soyadım ata tohumu. Bugünde geçtiğimiz aylarda sadece ülkemizde değil tüm dünyada kriz konusu olan buğdayı konuk edeceğim İlkeli Köşeme.

Bir zamanlar yüksek bozkırları tutan otların arasında yaşarken tohumlarım güneşin altında fırladı durdu bir o yana bir bu yana.

Aslen yakın doğuluyum, biraz da Anadolulu. Soyum ata topraklarıdır benim. Yaklaşık 12 bin yıl önce bir kadın, güneşin aşkıyla fırlayan tohumlarımı topladı avuçlarına, götürüp Dicle'nin kıyısına ekti sarı başaklarımın meyvelerini.

İnsanların elleriyle toprağa ekilip çoğaldıkça bir devrimin doğuşunu hazırladım. Çivi yazıları, tabletler, yazıtlar, anıtlar beni yazdı.Toprağa ekilip çoğaldıkça uğruma tanrılar ve krallar yaratılıp, yine benim uğruma yok edilişlerine tanıklık ettim. 

Benim adım buğday, soyadım ata tohumu. En çok Anadolu'da sevildim, bir ekmeğin kokusunda zikredildi adım. Bir doğum sevincinden, bir ölüm matemine danelerimle eşlik ettim durdum.

Bir gelinin başından serpildim avuç avuç, bereket için, aşk için. Bir rençberin umudunu besledim, zemherinin ayazında. Bir yolcuyu doyurdum, ulu dağların yamacında. Bir kuşa can verdim, binlerce cana derman.

Benim adım buğday, soyadım ata tohumu. İran bozkırlarını aşıp Anadolu'da ayağa kalktım. Başaklarım mavi göklerin altında sapsarı sarı denizler gibi dalgalandı durdu. İnsanlığın 10 bin yıllık öyküsü benimle yazıldı.

Benim adım buğday, soyadım  ata tohumu. Buralarda geçti ömrüm benim. Ekmek kokusuyla, açlık korkusu arasında yaşayıp giden bir halkın yazılmamış destanıyım ben.

Hitit kralları başaklarımı sundu rüzgârların tanrısına, bozkırın dervişleri tanelerimi doldurdu heybelerine ama ille de koca bir coğrafya her sabah benimle ayağa dikildi dünya telaşının karşısına.

Benim adım buğday, soy adım ata tohumu. Hikâyemi anlatmaya zaman yetmez. Ama bugün doğduğum bu topraklarda oturmuş kederden ağlıyorum 10 bin yılın yoldaşlığına yapılan vefasızlığa. 

Benim adım buğday, soyadım ata tohumu. Yaşatacaklarım da anlatacaklarım da daha bitmedi. Yusuf Yavuz’un kaleminden bu güzel buğday can buldu, dile geldi. Anlatacakları bitmedi, haklı! İnsanlık var olduğu sürece aç karınlar doymaya, doyurulmaya mahkum.

Ülkeler arası paylaşılamayan güçlerin sonucu maalesef savaşlar yaşanıyor ve yaşanan bu savaşların en büyük zararı yine kendi insanına sonra bozulan dünya dengesi sonucu ülkerlere sirayet ediyor.

Bu sebepten Rusya Ukrayna Savaşı bu kez buğdayı vurdu. Her iki ülkeye aynı mesafede olan Türkiye’nin güçlü duruşu sayesinde ‘Tahıl Ambarı Anlaşması’ yapılma şansı oldu.

Bu doğru müdahale sayesinde şimdilik önümüzdeki kış çok da kara değil ama adı üstünde adı buğday soyadı ata tohumu olan birinin yeri de yurdu da üretimi de anavatanı olan ata topraklarımıza yüzyıllar boyu olduğu gibi yeniden tüm ihtiyacı karşılayacak düzeyde olması en büyük hayalimiz.