Oyunun geçmişi Pers İmparatorluğu'na dayanıyor. Yapılan tarihi kazılarda Pers İmparatorluğu'na ait Shahr-e Sokhteh (Yanmış Şehir) adlı bölgede tavlaya ait kalıntılara rastlandı.

Ayrıca yine imparatorluğa ait bölgelerden olan Ur'da, üzerinde yılan resmi bulunan ve tavlaya ait olduğu düşünülen oyun tahtaları bulundu. Bunların yanı sıra M.Ö. 3000’li yıllarda yine Ur bölgesinde tavlaya benzer; 2 zar ve 60 taş ile oynanan bir oyunun izleri ortaya çıktı.

Rivayete göre o dönem Hint İmparatoru, Perslerin başında olan İran Şahı Nevşiyan'a hiçbir açıklama yapmadan satranç oyununu gönderir.

Oyunu çözen şah, Vezirine Hint İmparatoru’na hediye etmek için yeni bir oyun icat etmesini emreder. Vezir, uzun bir çalışmanın ardından satrancın her taş hareketini ve oyunun tamamını çözer. Ardından 10 gün içinde tavlayı icat ederek imparatora sunar.

Uluslararası Tavla Federasyonu tarafından tescillenmiş bir gerçek var: Tavla sadece şans değil, aynı zamanda zeka ve strateji oyunudur.

Ve tavla ile hayat aynı felsefede el ele tutuşuyor; “Doğru zamanda doğru hamle başarıya götürür.”

Evet kim daha çok düşünüyor, Kim daha iyi biliyor, Kim daha ileriyi görüyor ise o kazanır diyor İranlı vezir.

Ben ise bir savaş oyunudur diyorum ama hayatta ama meydanda! Ama birazda şanstır, işte hayat budur.

Bilen oynar bilmeyen seyreder 

Tavla'nın hadis-i şerifler ışığında tavlanın haram olduğu bilinmeli