İlkeli Söz; ‘Can boğazdan gelir derler de, geldiği gibi gider de.’
Milattan sonra binli yılların başında büyük bir düşünür geldi geçti dünyadan.
Yaşadığı döneme ait etkileri hala güncelliğini korumaya hatta insanlığa ışık tutmaya devam ediyor.
Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp, müzik gibi pek çok alanda varlığını hissettiren bu isimi okul yıllarında duymayanımız yoktur.
Batılı kaynakların ‘Hâkim-i Tıb’, diğer bir deyişle ‘Hekimlerin Piri ve Hükümdarı’ olarak nitelendirdikleri bu isim İbn-i Sina.
O dönemlerde kayda aldığı pek çok materyalinden özellikle tıp alanında olanları, bugün sağlıklı bir ömür geçirmemiz için paha biçilemez değerdedir.
Ünlü düşünür İbn-i Sina, çok faydalı ve vitamin deposu olarak bildiğimiz meyve hakkında 11 asır önce meyve yiyelim mi yemeyelim mi sorusuna bakın ne cevap vermiş?
Meyvenin içindeki vitamin ve minerallerin faydasını hiç dile getirmeden ilk gözler önüne serdiği nokta, içindeki toksik etkileri olmuş.
Şayet; ‘Bir meyve yerseniz 5 km koşmanız gerekiyor ki meyvenin yaratacağı toksik etkisini vücudunuzdan atabilesiniz. Tüm yararlı etkilerine karşın meyvenin toksik etkisi sebebiyle dikkatle tüketilmesi gerektiğini ifade etmiş.
Burada dikkatten kaçmaması gereken bir diğer husus ise 11 asır önceki meyveden bahsediliyor olması. Yani petrol yok, araba yok, uçak yok, tarım zehirleri yok, hibrit tohum ve GDO henüz keşfedilmemiş.
Hazır işlenmiş paketlenmiş gıdalar, içecekler üretilmemiş, sonuçta gıda endüstrisi oluşmamış.
İçerdiği vitaminlere ilişkin yapılan bir diğer araştırmaya göre ise, 1950 yılında Ülkemizde yetişen bir elmanın içerdiği Demir miktarı 4.3 mg iken, 1998 yılında bir değil tam 26 adet elmanın içindeki Demir oranı sadece 0.18 mg olarak ölçülmüş.
Bugün gelinen noktada ise bir elmanın içinde eser miktarda da olsa Demir kalmış mıdır düşündürücü.
Aynı şekilde, yapılan bu araştırmayla meyvelerin içerdiği tüm diğer minerallerin de azaldığı gözlemlenmiş.
Son yapılan araştırmalarda ise çok çarpıcı bir sonuç daha ortaya çıkmış. Tüm bu azalan mineral ve vitaminlere karşın meyvelerin içindeki fruktoz miktarı artmakla kalmayıp aşırı düzeye ulaşmış. Yani sonuç; Alarm seviyesinde.
Bu nedenle tüm bu sonuçlar gösteriyor ki artık meyveler meyve değil birer şeker.
Şeker ise en tatlı zehir. Ve bu zehir deposu meyve ve suları en başta karaciğeri yağlandırıyor.
Daha neler yapıyor neler. Neden mi dolup taşıyor hastaneler?
İbn-i Sina 11 asır önceden uyarmış; Toksik etki yaratır meyveler!