Yaklaşık bir ay önce iki ayağımdan birinin altı, diğerinin üstü şişti. Bu arada başımda ağrı başladı.

Daha sonra başımdaki ağrı genelde devam ederken, sol gözümün arka bölgesi şiddetli bir şekilde ağrıdı. Ertesi gün uyandığımda, sol gözüm şişmişti…

Doğal olarak soluğu göz doktorunda aldım. Ve elbette tüm doktorlarına sonsuz güvendiğim, Beyoğlu Göz Eğitim Araştırma Hastanesi’ni tercih ettim. Acil servisteki doktorların tüm yoğunluklarına karşın, hastalarını özenli, dikkatli ve şefkatli bir şekilde karşılayıp tedavilerini yaptıklarına şahit oldum… 

İki saatlik damlalar ve ardından tekrarlanan muayeneler sonrasında, şişliğin gözümden kaynaklanmadığını, göz damarlarından tansiyonumun yüksek olabileceğini, mide bulantısı ve baş ağrımla birlikte, genetik olarak pıhtıya eğimli olduğumdan nöroloji acil ya da erişkin acil servisine gitmemi önerdiler.

Erişkin acilde tansiyonumun yüksek olduğu ortaya çıkarken, tomografide herhangi bir şey görülmedi. İki gün sonra denge sorunu ve kekeleme yaşayınca doğruca nöroloji acile gittim.

Gittiğim yer için;  Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden olan ve bir ekolü, kültürü olan bir kurum demem yeterli olur. Adını vermek istemiyorum, çünkü geçmişte çok iyi sağlık hizmeti aldığım, hala da bu hizmeti tüm hastalarına veren bir kuruma bir kişin hatası yüzünden asla zarar vermek istemem…

Bankoda şikayetimi anlatmaya çalıştım, kekeleyerek… İlgili doktor dinledikten sonra oturmamı, sakin olmamı söyleyerek, yeniden anlatmamı istedi. Anlattıklarımın yüzde 70’ini düzeltmek zorunda kaldım. Çünkü duyduğunu anlamıyordu. Ve bana panik yapmamamı, beyin kanaması geçirmediğimi söylüyordu.

Varolan durumla ilgili herhangi bir fikrim olmadığını, böyle düşünmediğimi anlattım. Tek gördüğüm beni asla dinlemediği ve panik atak muamelesi yaptığıydı.
Muayeneden sonra kan testi ve tomografi istendi. Ardından MR’ye gönderildim. Döndüğümde bana “İsterseniz size serum takalım” dedi. Tedavi değilse böyle bir tercihimin olmadığını söyledim. MR sonucu çıkınca kesinlikte nörolojik bir hastalığımın olmadığını, dahiliye bölümüne gitmem gerektiğini söyleyince hastaneden ayrılmak istedim doğal olarak.

Bu kez de test sonucu çıkmadan hastaneden ayrılamayacağımı kızgın bir şekilde söyledi. Ben de hastaneye geldiğimden beri yaklaşımının sorunlu olduğunu, hastalık hastası muamelesi gördüğümü anlatınca sesi gittikçe yükseldi. Doğal olarak sesini yükseltemeyeceğini anlattım. Güvenlik görevlisi içeri girip duruma sessiz kaldı –çünkü bana bağıran bir doktordu- arkadaşlarıysa kendisinin dışarı çıkması gerektiğini anlattı. 

Sonuçta çıktım hastaneden, kan testimin ise sorunlu olduğunu ertesi gün öğrendim. Devamını bir sonraki yazıda yazacağım.

Ancak burada gördüğüm, üzüldüm mesele şu; ergen bir doktor, hastayı görüp, dinlemeyen, dinlediğini anlamayan biri hastasına nasıl yardım edebilir?

Bu durum gelecekte hepimizi, aynı şekilde doktorları da zorlayacak. Çünkü bugün hayat kurtaran doktorların da gelecekte hayatını kurtaracak doktor kalmayacak…

Hepimiz adına çok ama çok üzgünüm…

Ve bu yazıyı okuduktan sonra sakın ama sakın şiddetli haklı çıkarmaya kalkışmayın… Şiddet mağduru bir kadın olarak, şiddetin hiçbir gerekçesi olmadığını öğrenin artık…