İlkeli Söz; Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, doksanında bile zeytin dikeceksin.

Siz de hiç merak etmediniz mi, Edirne ilçelerinde, sahil boyunda, Saros körfezinde neden zeytinlik yok?

Her yer neden çam ağaçlarıyla donatılmış?

Ege için vazgeçilmez olan zeytin ağaları hemen yanıbaşında komşusu olan bu bölgede neden yok?

Şimdilerde  bazı meraklı vatanseverler bazı şeyleri farketmiş olacak ki çeşitli bölgelerde zeytin ağacı dikmeye başlamışlar. 

Yunanistan’a komşu Edirne ve Çanakkale illerimiz ve Yunanistan’da olan zeytinlikler bu bölgelerde yok! Peki neden?

Bir zamanlar “Delice” ağaçları sökülüp satılmış da ondan. Peki bir soru daha sorup cevabını hep birlikte okuyalım! 

Önce ‘’Delice’’ ne demekmiş onu öğrenmekle başlayalım. Aşılanmamış zeytin ağacına "delice" denir.

“1951-1952 yıllarında İspanya Hükümeti, Türkiye’den çok yüksek miktarda odun kömürü satın almak istiyor. O güne kadar İspanya’ya yapılan ihracat kalemleri arasında yer almayan bu talebin bir de özel şartı vardı:
Kömürlerin İskenderun’dan Saroz Körfezi’ne kadar Akdeniz ve Ege sahillerinde doğada kendiliğinden yetişen "delice" ağacından elde edilmesi isteniyordu!..

İstek, dönemin Hükümeti tarafından yüksek getirisinden sevinçle karşılanıyor, ülkemizde bol miktarda bulunan delice kömürü ihraç edilmeye başlanıyordu.

Görgü tanıklarının anlattıklarına göre, limanların üzeri gemi yüklemeleri sebebiyle kara bir bulut ile kaplanıyor göz gözü görmüyordu!.

O yıllarda Ankara’da görev yapan ABD Ticaret Ataşesi, dönemin Dışişleri Bakanı’na ihraç edilen kömürün İspanya tarafından nasıl değerlendirildiği ya da nerelerde kullanıldığını araştırıp araştırmadıklarını soruyor.

Aldığı cevap; getirisinin önemli olduğu, nerede kullanıldığının Türkiye’yi ilgilendirmediği şeklinde oluyor. Bunun üzerine ataşe konuyu kendisi araştırıyor ve otoyollarda dolgu malzemesi olarak kullanıldığı bilgisine ulaşıyor. Burada bir bit yeniği vardı!.. Bununla yetinmeyip ABD’de tanıdığı mühendislerden bilgi alıyor ve otoyolda kömür dolgunun bir yararı olmadığını öğreniyor.

Öğrendiklerini Bakan’a iletiyor, Türkiye’nin rahatsız olmadığını, gelirden dolayı memnun olduklarını söylüyor, konu kapanıyor.

“Delice ağacının zeytin aşılamak için en uygun ağaç olduğunu bilenler Türkiye’ye oyun oynamışlardı.”

Sonuç olarak; İspanya, dünyanın en büyük zeytinyağı ihracatçısıdır ve ne tesadüf ki aynı yıllarda Türkiye margarinle tanışmıştır. Margarin gerçek bir yağ değildir, laboratuvar ortamında hidrojenle doyurulmuş zararlı bir bitkisel yağdır. Dünyanın en zararlı 5 gıdasının arasındadır. Aşılanmamış zeytin ağacına "delice" denir.

Marshall yardımlarıyla Ege ve Akdeniz bölgemizdeki milyonlarca zeytin ağacımız kökünden sökülerek gemilerle Avrupa'ya götürüldü.

ABD bize bu ağaçların yerine milyonlarca kavak ve çam (çıra) fidanı verdi.

Kavak ağacı memlekette alerjik hastalıklar başlattı. Bugün şehir içlerinden, yaşam alanlarından uzak yerlere dikiliyor. 
Çam ağacı ise bildiğimiz yağlı çıra idi. Dağlarımıza ovalarımıza her yere diktik.
Oksijenden başka hiç bir işe yaramayan bu ağaç, ülkemizin dağına bayırına dikilen saatli bomba oldular.
Bu ağaçlar yandığı zaman kozalakları patlayarak yanar halde 200 metre uzağa fırlamakta oradaki çam ağaçlarını da tutuşturmaktadır.

ABD’liler bizim ormanlarımızı çam (ÇIRA) ağaçlarıyla dolduruyor, bir kibrit çakmasıyla 100 savaş uçağının verdiği zararı veriyorlar.
Devletimizden özellikle son yaşanan ve tüm ülkemizi yasa boğan orman yangınları sebebiyle bu çam ağaçlarının yerine kolay kolay yanmayan zeytin, ceviz, badem, incir, sakız ağaçları dikilmesini, köylümüze de bir gelir sağlamasını bekliyoruz. Özellikle STK’lara da çağrımızdır, lütfen bu bilinçle yaklaşıp dış güçlerin oyunlarına gelmeye devam etmeyelim ve bıkıp usanmadan bu kadar canlı bomba etkisi yarattığı gözler önünde, tecrübeyle sabitken çam ağacı dikme alışkanlığımızdan vazgeçelim. 

Görünen o ki ; Maalesef o yıllarda üç beş kuruş kazanacağız diye bizleri kandırmışlar. Araştırmadan kestiğimiz delice ağaçları sayesinde dünyanın en zararlı 5 gıdası arasında olan gerçek bir yağ olmayan margarin ile tanıştık. Oysa bu bölgemizde toprağa ne eksek Allah bize fazlasıyla veriyordu. Hatalar yapılmasa yerli tohumdan ithal tohuma, delice ağacından çama, Zeytinyağından margarine geçer miydik! Şimdi bu işin dış güçlerin bizlere bir oyunu olduğunu biliyoruz. Farkındayız. Zararın neresinden dönersek kardır diyerek, haydi doğaya, doğala, ata tohumlarımıza, kolay kolay yanmayan, meyvesiyle bereket sembolleri olan, ölümsüzlüğüyle bilinen zeytin, ceviz, meşe ağaçlarına dönüş yapma, tüm ülkemizde bu konuda bilinçlendirme çalışmalarıyla bilinçli ağaç seferberliği ilan etme zamanıdır.