Kültürel ve çevresel mirası korumak için mücadele edenlere pek de iç açıcı olmayan bir haberimiz var: İzmir’in Dikili İlçesindeki doğal sit alanı Dikili-Bademli-Karagöl’ün büyük kısmının tescil  gruplandırması Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 26 Mayıs 2022 tarihinde 1.grup statüsünü kaybederek, koruma derecesi düşürüldü.

Koruma alanında bulunan Garip Adası ve Kalem Adası’nın bir kısmı 1. Derece – yani “kesin korunacak hassas alan” - statüsünde kalırken, geri kalan tüm doğal sit alanı “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ve “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak yeniden tescil edildi. 

Bakanlık bu kararını sadece nerelerin hangi tescil grubuna girdiğini gösteren bir harita yayınlayarak ilan etti. Günümüze kadar doğal karakterini büyük ölçüde korumayı başarmış bu bölgenin bir kısmının neden “düşük yoğunluklu yerleşimlere”, madencilik faaliyetlerine, turizm tesislerine, yat limanlarına kullandırılması gerektiğinin herhangi bir izahı verilmemekte bu yeni alınan kararda. 

Ege Çevre ve Kültür Platformu Eş Sözcüsü ve İzmir Barosu Kent ve Çevre Komisyon üyesi Avukat Doğu Işık, bu karara itiraz eden sivil toplum kuruluşları platformunda yer alıyor. 

Doğu Işık, doğal alanların imar ve madencilik türü baskılardan korunması için bir nebze etkili olan 1.derece doğal sit alanı statüsünü kaybetmenin ne anlama geldiğini anlatmak için elinden geleni yapıyor. Bu derecenin düşürülmesi koruma açısından neden büyük sorun teşkil ettiği hakkında da kamuoyunu bilgilendirerek şunları söylüyor:   

“2011 yılında Kültür Varlıkları ve Tabiat varlıklarının birbirinden ayrılarak Tabiat Varlıklarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlanması doğal koruma alanlarının yapılaşmaya konu edilebilecek alanlar olarak görülmekte olduğunu gösteriyordu.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Türkiye’nin her yerindeki doğal sit alanları ve buralardaki tescil gruplandırmalarını yeniden değerlendirmek üzere bir çalışma başlattı. Bu çalışmanın etaplar halinde sonuçlarını, İzmir Dikili de olduğu gibi, görüyoruz. 

Doğal koruma alanlarının bir kısmı, koruma önceliğinden çok kullandırma önceliğini öne çıkartan ‘Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’ tescili ile yapılaşmaya, turizme, madencilik, taş ocakları, gibi faaliyetlere açık hale getiriliyorlar. 

Bunun sonucunda doğal alanlardaki hayatın ve ekolojik sistemin sürekliliği bozuluyor ve korunması gereken doğal alanlar dirençlerini kaybederek, zayıflıyor, korunacak güçlerini yitiriyorlar.”