Aşk, kişiler arası ilişki ve bir başka varlığa duyulan derin sevgidir.
Kimine göre Aşk, en yüce erdem kimine göre de zaman kaybı. Kimine göre de aşkın gözü kör.
Orhan Pamuk’ta aşkın tarifi şöyle yapmış;
“Aslında en iyi aşk, değil tanımak, hiç görmediğin kişiye duyulan aşktır. Körler iyi âşık olurlar mesela.”
Peki, siz hiç görmediğiniz, sadece sesini duyduğunuz ya da yazıştığınız birine âşık olabilir misiniz?
Ben aşkın tanımını yapamıyorum. Âşık olmadan, sevgi yaşayamıyorum. Güven duymadan da sevemiyorum. Ama aşk güven duysan da duymasan da, gelir kapını çalar.
Aşk, nasıl bir duygudur?
Neye, kime, nasıl âşık oluruz, sizce?
Kapatın gözlerinizi, hayal edin.
Vapurda yolculuk yapıyorsunuz, elinizde en sevdiğiniz yazarın kitabı var ve yolculuk boyunca okuyorsunuz.
Biri geliyor “Burası müsaitse oturabilir miyim?” diyor.
Hafifçe kafanızı kaldırarak “Tabi ki” diyorsunuz.
Son derece şık giyimli, beyefendi - hanımefendi, nazik bir adam ya da kadın yanınıza oturuyor.
Siz kitabınızı okumaya devam ediyorsunuz.
Biraz zaman geçince başka bir sese yöneliyorsunuz.
Gürültülü bir oturma eylemi gerçekleşiyor. Belki de size çarpıyor ama pardon ya da özür dilerim demiyor.
Hafif gerilmiş bir halde ters ters adama veya kadına baktınız. Hani bir özür dilemesi gerekiyor ya.
Yanınıza oturan bu adam - kadın kaba, nezaket kurallarından bir haber. Hırpani kılıklı biri.
Sizin sürekli bakışınız bu adama - kadına kayıyor. Algılamaya çalışıyorsunuz. Kendine has ukala tavırlar ile sanki siz suçlusunuz imajı veriyor.
Ama bu işte bir terslik var. Dikkatinizi çeken kibar, nezaketli adam ya da kadın değil de nedense kaba, nezaket yoksunu kişi oluyor.
Aşk da böyle bir şey işte. Hayatımıza aldığımız kişiyi, âşık olacağımız insanı biz seçemiyoruz. İşte, gönlün kimi seçerse ona âşık oluyorsunuz.
Bir yanınızda son derece kibar adam - kadın diğer yanınızda hırpani kılıklı, kaba adam - kadın. Sizin gönlünüzde bir anda o hırpani kılıklıya kayıyor.
Zaten ben şu özelliklere sahip birine âşık olacağım diyorsanız o aşk olmaktan çıkmıyor mu?
Aşk şartlanmaz, aşk kural tanımaz. Pat, diye gelir ansızın yüreğinize oturur.
Tabi ki hepimizin gönlünde hayal ettiği karakter vardır. Hatta bir tip bile yaratabiliriz. Kimimiz sarışın ister, kimimiz esmer. Renkli gözlü ya da kara gözlü. Ama dedim ya siz değil, gönül kime âşık olursa onu seçiyor.
Orhan Pamuk’a göre aşkın tarifi;
“Aslında en iyi aşk, değil tanımak, hiç görmediğin kişiye duyulan aşktır. Körler iyi âşık olurlar mesela.”
Bakmak ve görmek farklı kavramlar.
Çoğu zaman baksak da görmüyoruz gerçeği.
Belki de o yüzden de hep yanlış kişilere âşık oluyoruzdur.
Peki, siz hiç görmediğiniz, sadece sesini duyduğunuz ya da yazıştığınız birine âşık olabilir misiniz?
Aşkın gözü mü kör yoksa bizim gözümüz mü?
Sevgiyle kalın...